Vitra
New member
TKH: Savaşa karşı devrimci tavır emperyalizme karşı duruşla mümkündür Türkiye Komünist Hareketi (TKH) tarafınca yapılan açıklamada Ukrayna’nın şu anda ortasında bulunduğu durumun ABD ve AB’nin uyguladıkları siyasetler ve tavırlarından bağımsız düşünülemeyeceğinin. Ve ayrıyeten Nazi yanlısı Ukrayna idaresinin 8 yıldır Donbass bölgesi halkına yönelik uyguladığı askeri güç, savaş ve katliamlarının göz gerisi edilmemesi gerektiğinin altı çizildi.
Açıklamanın tam metni şöyleki:
“Savaşa karşı devrimci tavır emperyalizme karşı duruşla mümkündür!
Ukrayna’daki gelişmeler ve bugün yaşanan savaş, ABD ve Avrupa Birliği’nin başını çektiği emperyalizmin yayılmacı, saldırgan ve provokatif siyasetinden bağımsız ele alınamaz. Bu gerçek ortaya konulmadan Ukrayna’da yaşanan gelişmelere yönelik her tahlil ve tavır, başta ABD olmak üzere emperyalizmin saldırgan ve yayılmacı gerçek yüzünü örteceği üzere Ukrayna’daki Nazi yanlısı faşist darbe rejimini ve kendi ülke vatandaşlarına karşı 8 yıldır askeri güç kullanımını aklamak manasına gelecektir.
Bugün Ukrayna’da yaşanan savaşın sorumluları aranacaksa evvel ABD emperyalizmine ve daha sonra Ukrayna’daki Nazi yanlısı faşist darbe iktidarına bakılmalıdır.
ABD emperyalizminin Doğu Avrupa’da adım adım egemenlik alanı kurduğu ve askeri üslerle Doğu Avrupa’ya yerleştiği gerçeği ile işbirlikçi rejimler üzerinden NATO’yu genişleterek Avrupa’yı istikrarsızlaştırma siyaseti açık olarak ortaya konmak zorundadır. Bir savunma örgütü olarak kurulduğu tez edilen NATO’nun, Varşova Paktı ortadan kalkmasına karşın kendini lağvetmemesi, tam aksine, ABD emperyalizmin askeri gücü olarak direkt Doğu Avrupa’ya yerleşmesi, emperyalizminin yayılmacı ve saldırgan siyasetinin somut delilidir.
II. Dünya Savaşı daha sonrası kurulan istikrarın bozulmasını en epey isteyen ve bu doğrultuda adımlarını -Yugoslavya’nın parçalanmasında, Irak ve Afganistan’ın işgalinde, Libya’nın bombalanmasında ve Suriye’nin yıkımında gördüğümüz gibi- hızlandıran ABD emperyalizminin kendisidir.
ABD emperyalizmi Avrupa Birliği’nin de dayanağıyla Yugoslavya’yı parçaladıktan daha sonra eski Varşova Paktı üyesi ülkeleri tek tek NATO’ya dahil ederek, Doğu Avrupa’da kurduğu askeri üslerle savaşın tabanını döşemiştir. Rusya’yı çevrelemek için Kafkaslar’da, Orta Asya’da ve doğu Avrupa’da her türlü provokasyona imza atan ABD emperyalizmi, NATO genişlemesini sonuna kadar dayatmış, NATO üyeliğini hedeflediği Ukrayna’daki faşist ve işbirlikçi idare üzerinden planladığı savaş senaryosu aracılığıyla askeri varlığını Rus sonlarına kadar getirmeyi planlamıştır. Bu savaşın baş sorumlusu ABD emperyalizmidir!
Bugünkü tablonun fitilini ateşleyen Ukrayna idaresidir. 8 yıldır faşist ve Nazi yanlısı darbe hükümetine karşı “hayır” diyen ve faşist darbeye/rejime direnen Donbass bölgesi halkına yönelik Ukrayna rejiminin uyguladığı askeri güç, savaş ve katliamlar ne görmezden gelinebilir ne de yasal görülebilir.
Dün ABD emperyalizmi tarafınca darbe kararı iktidara getirilen Nazi yanlısı faşist iktidarın, ABD emperyalizminin kuklası bir idare olarak, bugün ABD’nin yönlendirmesi ve planları doğrultusunda Ukrayna’nın doğusuna yönelik ısrarla sürdürdüğü provokasyon ve taarruzlar yaşanan gelişmelerin ana sebebi sayılmalıdır.
2014 ve 2015 yılındaki faşist darbeye “hayır” diyen Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesindeki Lugansk ve Donetsk’in özerkliğini tanıyan ve Minsk Mutabakatı ile bunu onaylayan Ukrayna idaresi, altına imza attığı Minsk Anlaşması’nı yok saymış, muahedeyi uygulamak yerine askeri müdahaleyi seçmiş, katliamlar ve provokasyonlarla Rusya’ya karşı ABD emperyalizminin yayılmacı siyasetine yer oluşturma yoluna gitmiştir.
Bu noktada, Ukrayna idaresinin provokatif, NATO’ya girme heveslisi ve kendi yurttaşlarına dönük saldırgan tavrının ve ABD emperyalizminin Rusya’yı askeri seçeneğe sürüklemek için sürdürdüğü siyasetin altı kalın bir biçimde çizilmelidir.
ABD emperyalizmi bir sefer daha Avrupa’yı savaşı içine çekmiş, Rusya’yı Ukrayna aracılığıyla bir savaşla baş başa bırakmıştır. NATO ve ABD’nin “stratejik müttefikliği” herkes için bir sefer daha ders olmalıdır. ABD emperyalizmi, ülkemizi Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığı palavrasıyla komşumuz Suriye’nin yıkımına ortak ederek düşmanlaştırdığı üzere, Ukrayna’da Nazi yanlılarını darbe ile iktidara taşıyarak ve Rusya’ya karşı kullanarak iki halkın düşmanlığının tarlasını sürmüştür!
Bugün savaşa karşı tavır, savaşın yeri döşeyen olguları ortaya koymak ve bu olgulara karşı uğraşla bir arada anlamlıdır!
2014 yılında özerkliği tanınan ancak daha sonrasında Ukrayna’daki faşist idare tarafınca akınlara uğrayan, dağılmış anayasal tertip üzerine faşist rejime ve emperyalist provokasyonlara karşı bağımsızlıklarını ilan etmiş olan ve büyük çoğunluğu Ruslar’dan oluşan Donetsk ve Lugansk başta olmak üzere bölge halkının iradesine hürmet duyulmalıdır.
ABD emperyalizminin NATO üzerinden açtığı Doğu Avrupa’daki bütün askeri üsleri kapatılmalı, NATO’nun genişleme eforlarının durduğu açıklanmalıdır.
SSCB’nin dağılmasından daha sonra Sovyet mirasının üzerine oturan ve kapitalist onarımın temsilcisi Putin iktidarının, kapitalist dünya sisteminin bir kesimi haline gelme dileği monopollerin çıkarlarını temsil eden emperyalizm gerçeğine çarpmıştır. SSCB’nin mirası üzerine oturarak daha evvel emperyalist sistemin modülü olmak isteyen Putin iktidarının bugün emperyalist kuşatmaya ve provokasyonlara karşı verdiği ulusal reaksiyon, milliyetçi bir yayılmacı siyasete dönüşmeden, askeri operasyon ilan edildiği üzere en kısa müddette bitirilmelidir. Putin iktidarının bugün Rus milliyetçiliği üzerinden yayılmacı bir siyasete yönelmesi, savaşı daha da körükleyecektir. Ukrayna’nın işgaline vardırılacak bir savaş, NATO’ya ve emperyalist ABD’ye yeni provokasyon imkânı oluşturacağı üzere mevcut durumu daha da derinleştirecek bir tehlikeyi barındırmaktadır.
Ukraynalı ve Rus işçiler kardeştir. Buradan hareketle Ukrayna ve Rus emekçi sınıfları savaşa karşı anti-emperyalist çabayı, SSCB devrinde 70 yıldan uzun bir süre devam eden barışı bir daha tesis etmek için kendi ülkelerindeki sermaye egemenliğine karşı çabayı yükseltmelidir. Zıddı durumda ise geçmişte ve bugün yaşandığı üzere gelecekte de gibisi tabloların yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Geçmişten bugüne, NATO’nun ve emperyalizmin ileri jandarma karakolu olarak misyon biçilen ülkemizden emperyalizm tarafınca daha fazlası istenecektir. bu biçimdesi bir ortamda, ülkemiz savaşın kesimi haline gelmemeli ve savaşı körükleyecek bütün adımlardan uzak durmalıdır.
Ülkemiz açısından Ukrayna gündemi üzerinden ortaya çıkan savaş tablosunda yapılması gerekenler şunlardır: NATO’nun ve ABD’nin kullanmasına verilen ülkemizdeki üslerin faaliyetleri derhal durdurulmalı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin açık kararlarının ihlaline ve ABD’nin NATO eliyle Karadeniz’e konuşlanmasına müsaade verilmemeli, ABD’nin savaş oyunlarının modülü olunmaması için NATO’dan çıkılmalı, Ukrayna’daki faşist iktidar ile yapılan silah ticaretine son verilmeli, ABD ile yapılan açık ve bilinmeyen askeri mutabakatlar feshedilmelidir
Türkiye Komünist Hareketi”
Açıklamanın tam metni şöyleki:
“Savaşa karşı devrimci tavır emperyalizme karşı duruşla mümkündür!
Ukrayna’daki gelişmeler ve bugün yaşanan savaş, ABD ve Avrupa Birliği’nin başını çektiği emperyalizmin yayılmacı, saldırgan ve provokatif siyasetinden bağımsız ele alınamaz. Bu gerçek ortaya konulmadan Ukrayna’da yaşanan gelişmelere yönelik her tahlil ve tavır, başta ABD olmak üzere emperyalizmin saldırgan ve yayılmacı gerçek yüzünü örteceği üzere Ukrayna’daki Nazi yanlısı faşist darbe rejimini ve kendi ülke vatandaşlarına karşı 8 yıldır askeri güç kullanımını aklamak manasına gelecektir.
Bugün Ukrayna’da yaşanan savaşın sorumluları aranacaksa evvel ABD emperyalizmine ve daha sonra Ukrayna’daki Nazi yanlısı faşist darbe iktidarına bakılmalıdır.
ABD emperyalizminin Doğu Avrupa’da adım adım egemenlik alanı kurduğu ve askeri üslerle Doğu Avrupa’ya yerleştiği gerçeği ile işbirlikçi rejimler üzerinden NATO’yu genişleterek Avrupa’yı istikrarsızlaştırma siyaseti açık olarak ortaya konmak zorundadır. Bir savunma örgütü olarak kurulduğu tez edilen NATO’nun, Varşova Paktı ortadan kalkmasına karşın kendini lağvetmemesi, tam aksine, ABD emperyalizmin askeri gücü olarak direkt Doğu Avrupa’ya yerleşmesi, emperyalizminin yayılmacı ve saldırgan siyasetinin somut delilidir.
II. Dünya Savaşı daha sonrası kurulan istikrarın bozulmasını en epey isteyen ve bu doğrultuda adımlarını -Yugoslavya’nın parçalanmasında, Irak ve Afganistan’ın işgalinde, Libya’nın bombalanmasında ve Suriye’nin yıkımında gördüğümüz gibi- hızlandıran ABD emperyalizminin kendisidir.
ABD emperyalizmi Avrupa Birliği’nin de dayanağıyla Yugoslavya’yı parçaladıktan daha sonra eski Varşova Paktı üyesi ülkeleri tek tek NATO’ya dahil ederek, Doğu Avrupa’da kurduğu askeri üslerle savaşın tabanını döşemiştir. Rusya’yı çevrelemek için Kafkaslar’da, Orta Asya’da ve doğu Avrupa’da her türlü provokasyona imza atan ABD emperyalizmi, NATO genişlemesini sonuna kadar dayatmış, NATO üyeliğini hedeflediği Ukrayna’daki faşist ve işbirlikçi idare üzerinden planladığı savaş senaryosu aracılığıyla askeri varlığını Rus sonlarına kadar getirmeyi planlamıştır. Bu savaşın baş sorumlusu ABD emperyalizmidir!
Bugünkü tablonun fitilini ateşleyen Ukrayna idaresidir. 8 yıldır faşist ve Nazi yanlısı darbe hükümetine karşı “hayır” diyen ve faşist darbeye/rejime direnen Donbass bölgesi halkına yönelik Ukrayna rejiminin uyguladığı askeri güç, savaş ve katliamlar ne görmezden gelinebilir ne de yasal görülebilir.
Dün ABD emperyalizmi tarafınca darbe kararı iktidara getirilen Nazi yanlısı faşist iktidarın, ABD emperyalizminin kuklası bir idare olarak, bugün ABD’nin yönlendirmesi ve planları doğrultusunda Ukrayna’nın doğusuna yönelik ısrarla sürdürdüğü provokasyon ve taarruzlar yaşanan gelişmelerin ana sebebi sayılmalıdır.
2014 ve 2015 yılındaki faşist darbeye “hayır” diyen Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesindeki Lugansk ve Donetsk’in özerkliğini tanıyan ve Minsk Mutabakatı ile bunu onaylayan Ukrayna idaresi, altına imza attığı Minsk Anlaşması’nı yok saymış, muahedeyi uygulamak yerine askeri müdahaleyi seçmiş, katliamlar ve provokasyonlarla Rusya’ya karşı ABD emperyalizminin yayılmacı siyasetine yer oluşturma yoluna gitmiştir.
Bu noktada, Ukrayna idaresinin provokatif, NATO’ya girme heveslisi ve kendi yurttaşlarına dönük saldırgan tavrının ve ABD emperyalizminin Rusya’yı askeri seçeneğe sürüklemek için sürdürdüğü siyasetin altı kalın bir biçimde çizilmelidir.
ABD emperyalizmi bir sefer daha Avrupa’yı savaşı içine çekmiş, Rusya’yı Ukrayna aracılığıyla bir savaşla baş başa bırakmıştır. NATO ve ABD’nin “stratejik müttefikliği” herkes için bir sefer daha ders olmalıdır. ABD emperyalizmi, ülkemizi Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığı palavrasıyla komşumuz Suriye’nin yıkımına ortak ederek düşmanlaştırdığı üzere, Ukrayna’da Nazi yanlılarını darbe ile iktidara taşıyarak ve Rusya’ya karşı kullanarak iki halkın düşmanlığının tarlasını sürmüştür!
Bugün savaşa karşı tavır, savaşın yeri döşeyen olguları ortaya koymak ve bu olgulara karşı uğraşla bir arada anlamlıdır!
2014 yılında özerkliği tanınan ancak daha sonrasında Ukrayna’daki faşist idare tarafınca akınlara uğrayan, dağılmış anayasal tertip üzerine faşist rejime ve emperyalist provokasyonlara karşı bağımsızlıklarını ilan etmiş olan ve büyük çoğunluğu Ruslar’dan oluşan Donetsk ve Lugansk başta olmak üzere bölge halkının iradesine hürmet duyulmalıdır.
ABD emperyalizminin NATO üzerinden açtığı Doğu Avrupa’daki bütün askeri üsleri kapatılmalı, NATO’nun genişleme eforlarının durduğu açıklanmalıdır.
SSCB’nin dağılmasından daha sonra Sovyet mirasının üzerine oturan ve kapitalist onarımın temsilcisi Putin iktidarının, kapitalist dünya sisteminin bir kesimi haline gelme dileği monopollerin çıkarlarını temsil eden emperyalizm gerçeğine çarpmıştır. SSCB’nin mirası üzerine oturarak daha evvel emperyalist sistemin modülü olmak isteyen Putin iktidarının bugün emperyalist kuşatmaya ve provokasyonlara karşı verdiği ulusal reaksiyon, milliyetçi bir yayılmacı siyasete dönüşmeden, askeri operasyon ilan edildiği üzere en kısa müddette bitirilmelidir. Putin iktidarının bugün Rus milliyetçiliği üzerinden yayılmacı bir siyasete yönelmesi, savaşı daha da körükleyecektir. Ukrayna’nın işgaline vardırılacak bir savaş, NATO’ya ve emperyalist ABD’ye yeni provokasyon imkânı oluşturacağı üzere mevcut durumu daha da derinleştirecek bir tehlikeyi barındırmaktadır.
Ukraynalı ve Rus işçiler kardeştir. Buradan hareketle Ukrayna ve Rus emekçi sınıfları savaşa karşı anti-emperyalist çabayı, SSCB devrinde 70 yıldan uzun bir süre devam eden barışı bir daha tesis etmek için kendi ülkelerindeki sermaye egemenliğine karşı çabayı yükseltmelidir. Zıddı durumda ise geçmişte ve bugün yaşandığı üzere gelecekte de gibisi tabloların yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Geçmişten bugüne, NATO’nun ve emperyalizmin ileri jandarma karakolu olarak misyon biçilen ülkemizden emperyalizm tarafınca daha fazlası istenecektir. bu biçimdesi bir ortamda, ülkemiz savaşın kesimi haline gelmemeli ve savaşı körükleyecek bütün adımlardan uzak durmalıdır.
Ülkemiz açısından Ukrayna gündemi üzerinden ortaya çıkan savaş tablosunda yapılması gerekenler şunlardır: NATO’nun ve ABD’nin kullanmasına verilen ülkemizdeki üslerin faaliyetleri derhal durdurulmalı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin açık kararlarının ihlaline ve ABD’nin NATO eliyle Karadeniz’e konuşlanmasına müsaade verilmemeli, ABD’nin savaş oyunlarının modülü olunmaması için NATO’dan çıkılmalı, Ukrayna’daki faşist iktidar ile yapılan silah ticaretine son verilmeli, ABD ile yapılan açık ve bilinmeyen askeri mutabakatlar feshedilmelidir
Türkiye Komünist Hareketi”
Savaşa karşı devrimci tutum emperyalizme karşı duruşla mümkündür!
Açıklamanın tamamına link üzerinden ulaşabilirsinizhttps://t.co/mls3JmWBIc pic.twitter.com/0IuOFMBQv7
— TKH (@komunisthareket) February 24, 2022