Siyasi yönetim biçimleri nelerdir ?

Bengu

New member
Selam forumdaşlar,

Bugün biraz ciddi gibi duran ama aslında bol kahkahalık bir konuyu masaya yatırmak istiyorum: “Siyasi yönetim biçimleri nelerdir?” Siyaset deyince yüzler asılır, kaşlar çatılır ama ben diyorum ki gelin bunu bir stand-up tadında, kahkahalar eşliğinde konuşalım. Sonuçta devletler de biraz bizim evlerimize benziyor; kiminde anne söz sahibi, kiminde baba, kiminde de çocuk “tablet vermezsen ben de yönetmem!” diye diretir.

Demokrasi: “Herkesin Sözü Var, Ama Kim Dinliyor?”

Demokrasi denince aklıma kocaman bir aile toplantısı geliyor. Masada herkes konuşuyor: dede tecrübelerinden bahsediyor, teyze güncel magazini katıyor, çocuklar TikTok öneriyor. Karar ne oluyor? Çoğunluk “pizza” diyor, ama sonunda baba yine “ızgara tavuk daha sağlıklı” deyip sipariş veriyor. İşte demokrasi: söz hakkı var ama karar mekanizması çoğunlukla birilerinin sağduyusuna (ya da cüzdanına) kalıyor.

Erkek forumdaşların çözüm odaklı yaklaşımı burada devreye giriyor: “Demokrasi iyidir ama hızlı karar almak için güçlü bir başkan lazım kardeşim!” Kadın forumdaşlar ise empatiyle ekliyor: “Ama önemli olan herkesin sesini duyurabilmesi, yoksa aile içi küslük çıkar.” Yani demokratik sofrada hem lahmacun hem sushi isteyenleri bir arada tutmaya çalışıyoruz.

Monarşi: “Taht Oyunları Evde Başlar”

Monarşi dediğin şey aslında evde annenin “Benim dediğim olacak” demesiyle birebir aynı. Bir farkla: kraliçe annenin tacı yok, ama kepçesi var. Monarşide tartışmaya gerek yok; karar çoktan verilmiş. Çocuk “Ben bilgisayar istiyorum” dese de, monarşinin cevabı nettir: “Sana örgü iğnesi aldım, çok işine yarayacak.”

Erkekler stratejik açıdan bakıp şöyle diyebilir: “Monarşi istikrar sağlar, dış tehditlere karşı güçlüdür.” Kadınlar ise ilişki odaklı yaklaşır: “Ama kraliçe annenin söz hakkı sınırsızsa evde babanın ve çocukların mutsuzluğu artar.” Yani tahtta huzur varsa millet mutlu, yoksa Game of Thrones.

Oligarşi: “Kanka Grubu Yönetimde”

Oligarşi dediğimiz şey, aslında sınıftaki “popüler tayfa”nın sınıfı yönetmesi. Hani üç kişi aralarında karar veriyor, geri kalan “biz ne ara pizza yemeğe karar verdik ya?” diye şaşkın bakıyor. Oligarşide halk çoğunlukla seyirci; top oynayan hep aynı ekip.

Erkek forumdaşlar çözüm önerisiyle gelir: “Oligarşi, kaynakları iyi kullanır, karar hızlı alınır.” Kadın forumdaşlar ise şöyle yaklaşır: “Ama diğerlerini dışlamak, kalpleri kırar, toplumu böler.” Yani oligarşi biraz da WhatsApp grubunda adminin sadece kankalarını eklemesi gibi.

Diktatörlük: “TV Kumandası Hep Onda”

Diktatörlük, ailede bir kişinin televizyon kumandasını elinden bırakmaması gibi bir şey. Çocuk “Çizgi film aç” der, baba “Futbol var” diye bastırır. Anne “Dizi vardı ama?” dese de boş; diktatörlüğün mantığı şu: Kumanda bende, söz de bende.

Erkekler bu sistemi “en hızlı karar alma biçimi” diye över: “Ne tartışması kardeşim, bas gitsin!” Kadınlar ise daha empatik bakar: “Ama kimseyi dinlemezsen evde kavga çıkar, mutsuzluk yayılır.” Yani diktatörlükte ev sessiz görünür ama mutfaktan tencere sesleri gelir.

Anarşi: “Herkes Kendi Bildiğini Okur”

Anarşi, tam olarak evde internet kesilince yaşanan kaos. Herkes farklı şey istiyor, kimse kimseye kulak asmıyor. Çocuk “Ben balkona çadır kuracağım” diyor, anne “Ben mutfakta yoga yapacağım” diyor, baba da “Ben gidip garajda yaşayacağım.” Koordinasyon yok ama herkes özgür.

Erkekler stratejik açıdan “Anarşi sürdürülebilir değil” derken, kadınlar empatik bir tonla “Ama herkesin içini dökebildiği kısa bir dönem faydalı olabilir” diyebilir. Yani anarşi, tatilde kimsenin alarm kurmaması gibi: güzel ama uzun sürerse başa bela.

Teokrasi: “Evde Kurallar İlahi Kaynaklı”

Teokrasi, evde tüm kararların “Kutsal Yemek Kitabı”ndan alındığı düzen. Mesela anneniz her akşam aynı tarif kitabına bakıyor ve “Bu kitapta yazıyor, bu yüzden her gün mercimek çorbası yiyeceğiz” diyor. Tartışma yok, çünkü kaynak kutsal.

Erkekler stratejik olarak şöyle yaklaşır: “Teokrasi toplumu birleştirir.” Kadınlar ise ilişki odaklı sorar: “Ama farklı inançlara sahip olanların kalbini nasıl koruyacağız?” İşte o noktada forumda hararet başlar.

Forumdaşlara Provokatif Sorular

- Sizce evde hangi yönetim biçimi daha huzurlu? Demokrasi mi, yoksa kraliçe annenin monarşisi mi?

- Diktatörlükte işler hızlı mı yürür, yoksa sadece kavga mı çıkar?

- Anarşiyi tatilde denesek, kim hayatta kalırdı?

- Oligarşi aslında ofiste patronun üç yakın arkadaşını müdür yapması değil midir?

- Teokrasi sofrada çalışır mı, yoksa her gün mercimek çorbasına isyan mı ederiz?

Sonuç: Yönetim Biçimleri Biraz da Ev Hali

Siyasi yönetim biçimleri kitaplarda ağır başlıklarla yazsa da, aslında hepimizin evinde, okulunda, işyerinde küçük küçük yaşanıyor. Erkek forumdaşlar çözüm odaklı “Nasıl daha verimli oluruz?” diye sorarken, kadın forumdaşlar ilişki odaklı “Peki kim kendini dışlanmış hisseder?” diye soruyor. İki bakış açısı birleşince hem güldüren hem düşündüren bir tablo çıkıyor.

Şimdi sizden ricam: Gelin forumu bir ülke gibi düşünelim. Burada demokrasiyi mi, oligarşiyi mi, yoksa tatlı sert bir monarşiyi mi uygulamalıyız? Yorumlarınızı bekliyorum; unutmayın, burası forum demokrasisi… ya da değil mi? 😄
 
Üst