Vitra
New member
Kendine İnanmayan iktidar İktidar iktisat konusunda söylemiş olduklerine halkın inanmasını istiyor lakin kendisi inanmıyor.
Son örneği faiz sonucu.
Merkez Bankası dün faizi düşürmedi, yüzde 14’te sabit tuttu.
halbuki başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati olmak üzere iktidar sözcüleri faizi düşürmeye devam edeceklerini ısrarla söylüyorlardı.
Faizi geçen ay yüzde 14’e düşürdükten daha sonra, Erdoğan, “Düşürmeye devam edeceğiz. Bizden öteki bir şey beklemeyin” demişti. “Faiz niçindir enflasyon neticedir” görüşünden hiç vazgeçmedi. Evvelki gün bu görüşünü yenidenladı. Düşük faiz niçiniyle birkaç ay ortasında kademeli olarak döviz kurunun da enflasyonun da düşeceğini ilân etti.
Lakin dün Merkez Bankası “düşürmeye devam edeceğiz” dediği faizi düşüremedi, sabit tuttu.
Pekala ne oldu da faizi sabit tuttu?
“Faiz niye, enflasyon neticedir” tezinden mi dönüldü?
Şayet bu tez ısrarla sav edildiği üzere hakikat olsaydı, faizin düşürülmesi gerekirdi.
Düşürülmediğine bakılırsa iktidar kendi tezinden kuşku duymaya mı başladı?
Bu soruların cevabını bilmiyoruz.
Lakin bilinen bir gerçek var ki faiz oranı yüzde 19’dan kademeli olarak yüzde 14’e düşürüldüğü ve bu da doları fırlattığı için Türkiye’de enflasyon resmi sayıya bakılırsa yüzde 36’ya, bilim insanlarının araştırmasına göre yüzde 82’ye çıktı.
Yılbaşı gecesi yapılan devasa yükseklikte artırımlarla birlikte enflasyonun aşağı inmesine imkan yok. Ocak ayı enflasyonu resmi sayıya bakılırsa de bilim insanlarının araştırmasına bakılırsa de daha yüksek çıkacaktır.
Enflasyonun altında faiz, dövizi de enflasyonu da düşürmez, yükseltir.
İktidar da halk da aslına bakarsanız bunu yaşayarak gördü.
Art geriye “faizi düşüreceğiz” açıklaması yapılınca 20 Aralık’ta dolar 18 liraya kadar çıkmıştı. Piyasalar kapandıktan daha sonra gece operasyonuyla art kapıdan döviz satıldı ve dolar 11 liraya kadar düştü. daha sonra 13 lirayı aştı. İktidar bu düşüşü kur garantili TL hesabı modeline bağladı lakin asıl niye döviz satılmasıydı. Sihirli formül olarak açıklanan kur garantili mevduat hesabı niçiniyle vatandaş milyarlarca doları TL’ye çevirmiş değil. Zira yüksek enflasyon beklentisi sürüyor.
Akaryakıt ve motorine her hafta artırım yapılıyor. Akaryakıta, elektriğe, doğalgaza artırım yapıldıkça bütün mamüllerin fiyatı da artıyor. Hayat her geçen gün daha değerli hale geliyor. Bunu vatandaş yaşıyor. Tasarruf etmeye çalışıyor. Konutun bir odasını ısıtıyor, bir odayı aydınlatıyor. Alışverişini kısıtlıyor. Her şeyin ucuzunu arıyor.
Parasının hesabını bilmeyecek kadar güçlü olanlar haricinde her gelir kümesi masraflarını kısarak, ömür standartlarını düşürerek hayat pahalılığıyla başa çıkmaya çalışıyor.
Vatandaş bunu yaşarken, “ABD’de Avrupa enflasyon var, raflar boş, bizde bu biçimde bir durum yok” mealinde yapılan açıklamalar gerçeğe uymuyor. ABD’de enflasyon yüzde 7, Avrupa ülkelerinde yüzde 1,5 ile yüzde 5 içinde değişiyor. Türkiye’de ise inandırıcı olmayan TÜİK’e nazaran yüzde 36. Enflasyon Araştırma Grubu’na nazaran (ENAG) yüzde 82. Yüzde 5 yahut 7 enflasyonu çok yüksek görüp yüzde 36’yı, yüzde 82’yi düşük görmek izah edilebilir bir yaklaşım değil.
Gelelim faiz oranına.
Merkez Bankası, “faizi yüzde 14’te sabit tuttum” diyor lakin piyasada bu biçimde bir faiz yok.
Bankalarda muhtaçlık kredisi faizi yüzde 31, taşıt kredisi yüzde 29, ticari kredi yüzde 25, konut kredisi yüzde 18. Bankalar içinde mevduata da yüzde 21‘e kadar faiz verenler var. Kur garantili hesaplarda ise faiz, kurun yükseldiği kadar ödenecek. Bu hesaplarda da yüzde 14 diye bir faiz yok.
Ortaya çıkan sonuç, iktidar istediği faiz oranını açıklasın, piyasa arz ve talebe göre faizi belirlemeye devam ediyor. O da iktidarın bütün baskısına ve sopa göstermesine rağmen. Bu baskı olmasa faiz oranı en az enflasyon kadar olur. Fiilen faizin, yüksek uygulanmasına rağmen bir daha de gerçek enflasyonun altında olduğu biliniyor ve bu niçinle de vatandaş dövizde kalmayı tercih ediyor,
Bu da iktidar bilakis inansa da “enflasyon sebep faiz sonuçtur” tezinin hakikat olduğunu gösteriyor.
Son örneği faiz sonucu.
Merkez Bankası dün faizi düşürmedi, yüzde 14’te sabit tuttu.
halbuki başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati olmak üzere iktidar sözcüleri faizi düşürmeye devam edeceklerini ısrarla söylüyorlardı.
Faizi geçen ay yüzde 14’e düşürdükten daha sonra, Erdoğan, “Düşürmeye devam edeceğiz. Bizden öteki bir şey beklemeyin” demişti. “Faiz niçindir enflasyon neticedir” görüşünden hiç vazgeçmedi. Evvelki gün bu görüşünü yenidenladı. Düşük faiz niçiniyle birkaç ay ortasında kademeli olarak döviz kurunun da enflasyonun da düşeceğini ilân etti.
Lakin dün Merkez Bankası “düşürmeye devam edeceğiz” dediği faizi düşüremedi, sabit tuttu.
Pekala ne oldu da faizi sabit tuttu?
“Faiz niye, enflasyon neticedir” tezinden mi dönüldü?
Şayet bu tez ısrarla sav edildiği üzere hakikat olsaydı, faizin düşürülmesi gerekirdi.
Düşürülmediğine bakılırsa iktidar kendi tezinden kuşku duymaya mı başladı?
Bu soruların cevabını bilmiyoruz.
Lakin bilinen bir gerçek var ki faiz oranı yüzde 19’dan kademeli olarak yüzde 14’e düşürüldüğü ve bu da doları fırlattığı için Türkiye’de enflasyon resmi sayıya bakılırsa yüzde 36’ya, bilim insanlarının araştırmasına göre yüzde 82’ye çıktı.
Yılbaşı gecesi yapılan devasa yükseklikte artırımlarla birlikte enflasyonun aşağı inmesine imkan yok. Ocak ayı enflasyonu resmi sayıya bakılırsa de bilim insanlarının araştırmasına bakılırsa de daha yüksek çıkacaktır.
Enflasyonun altında faiz, dövizi de enflasyonu da düşürmez, yükseltir.
İktidar da halk da aslına bakarsanız bunu yaşayarak gördü.
Art geriye “faizi düşüreceğiz” açıklaması yapılınca 20 Aralık’ta dolar 18 liraya kadar çıkmıştı. Piyasalar kapandıktan daha sonra gece operasyonuyla art kapıdan döviz satıldı ve dolar 11 liraya kadar düştü. daha sonra 13 lirayı aştı. İktidar bu düşüşü kur garantili TL hesabı modeline bağladı lakin asıl niye döviz satılmasıydı. Sihirli formül olarak açıklanan kur garantili mevduat hesabı niçiniyle vatandaş milyarlarca doları TL’ye çevirmiş değil. Zira yüksek enflasyon beklentisi sürüyor.
Akaryakıt ve motorine her hafta artırım yapılıyor. Akaryakıta, elektriğe, doğalgaza artırım yapıldıkça bütün mamüllerin fiyatı da artıyor. Hayat her geçen gün daha değerli hale geliyor. Bunu vatandaş yaşıyor. Tasarruf etmeye çalışıyor. Konutun bir odasını ısıtıyor, bir odayı aydınlatıyor. Alışverişini kısıtlıyor. Her şeyin ucuzunu arıyor.
Parasının hesabını bilmeyecek kadar güçlü olanlar haricinde her gelir kümesi masraflarını kısarak, ömür standartlarını düşürerek hayat pahalılığıyla başa çıkmaya çalışıyor.
Vatandaş bunu yaşarken, “ABD’de Avrupa enflasyon var, raflar boş, bizde bu biçimde bir durum yok” mealinde yapılan açıklamalar gerçeğe uymuyor. ABD’de enflasyon yüzde 7, Avrupa ülkelerinde yüzde 1,5 ile yüzde 5 içinde değişiyor. Türkiye’de ise inandırıcı olmayan TÜİK’e nazaran yüzde 36. Enflasyon Araştırma Grubu’na nazaran (ENAG) yüzde 82. Yüzde 5 yahut 7 enflasyonu çok yüksek görüp yüzde 36’yı, yüzde 82’yi düşük görmek izah edilebilir bir yaklaşım değil.
Gelelim faiz oranına.
Merkez Bankası, “faizi yüzde 14’te sabit tuttum” diyor lakin piyasada bu biçimde bir faiz yok.
Bankalarda muhtaçlık kredisi faizi yüzde 31, taşıt kredisi yüzde 29, ticari kredi yüzde 25, konut kredisi yüzde 18. Bankalar içinde mevduata da yüzde 21‘e kadar faiz verenler var. Kur garantili hesaplarda ise faiz, kurun yükseldiği kadar ödenecek. Bu hesaplarda da yüzde 14 diye bir faiz yok.
Ortaya çıkan sonuç, iktidar istediği faiz oranını açıklasın, piyasa arz ve talebe göre faizi belirlemeye devam ediyor. O da iktidarın bütün baskısına ve sopa göstermesine rağmen. Bu baskı olmasa faiz oranı en az enflasyon kadar olur. Fiilen faizin, yüksek uygulanmasına rağmen bir daha de gerçek enflasyonun altında olduğu biliniyor ve bu niçinle de vatandaş dövizde kalmayı tercih ediyor,
Bu da iktidar bilakis inansa da “enflasyon sebep faiz sonuçtur” tezinin hakikat olduğunu gösteriyor.