Vitra
New member
Isparta Belediyesi CHP’li olsaydı… Ne Cumhurbaşkanı Erdoğan, sabah 3’e kadar uyumayıp karın yol açtığı felaketi takip etti.
Ne İçişleri ile Ulaştırma ve Altyapı bakanları özel jetle kente geldi.
Ne MOBESE’lerde belediye liderinin izi sürülüyor.
Ne iktidar medyası kilitlenmiş bir otoyoldan canlı yayın yaparak, belediyeyi suçluyor.
hiç birinden çıt çıkmıyor.
İstanbul’da trafiğin tıkanmasını kıyamet sayan iktidar Isparta’yı dünyadan koparan kar yağışını rahmet diye satmaya kalkışıyor.
halbuki kar elektrik nakil çizgilerine ziyan verdiği için Isparta, perşembeden beri karanlıkta… Yarım milyon vatandaşın yaşadığı kente beş gündür elektrik verilemediği için doğalgaz yanmadı, yer yer sular akmadı.
Cengiz-Kolin, bir daha sahnede
Aslında Meteoroloji, 1 Şubat’ta Isparta ve Burdur etrafında epeyce güçlü sağanak ve yüksek kesitlerde kar uyarısı yapmıştı.
3 Şubat akşamından itibaren dokuz saat kar yağdı.
Elektrik nakil çizgileri kar yükü ve buzlanmadan ötürü iflas etti.
Zira Isparta’yı da içine alan Akdeniz Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi, 2013’te özelleştirilirken, ihaleyi kazanan Cengiz ve Kolin iştiraki, teknolojik yatırım kelamını verdiği biçimde sınırları yer altına indirmedi.
Bu da gösteriyor ki elektrik dağıtımının özelleştirilmesi ne ucuz güç tüketme, ne de güce erişim bakımından faydalı oldu. Halkın çıkarı elektrik dağıtımının kamusallaştırılmasından geçiyor.
Kardan belediye!
Gel gelelim, kar altında kalan birinci kurum AEDAŞ ise…
İkincisi de AK Partili Isparta Belediyesi oldu.
Ayasofya ve Taksim Mescidi ibadete açılırken tonlarca gülsuyu döken belediye kendi kentinin sokaklarına tuz dökemedi.
45 santimetrelik karı bile kaldıramadı.
Köy yollarını açamadı.
Lider Şükrü Başdeğirmen özür dileyeceğine, affını isteyeceğine pişkinliğe vuruyor.
Diyor ki:
“Tarihimizin en büyük kuraklığını yaşadık. Bunun karşılığında epey hoş bir rahmet var. Kimi zorlukları birlikte yaşayacağız. daha sonra yıl uzunluğu kuraklık korkusu olmadan ömrümüzü idame ederiz. Allahın müsaadesiyle bereketli yağışlar devam etsin.”
AK Partili lider, kendi beceriksizliğiyle büyüyen felaketi rahmet sayıyor.
Haliyle Ispartalıların karanlıkta kalmaları yazgı…
Ayazda titretmeleri ilahi bir imtihan…
Bir bardak suya muhtaç hale gelmeleri Allah’ın takdiri oluyor.
Vefat mü?
“Karın fıtratında var” diyen çıkmadı çabucak hemen.
Ancak bir çok yaklaştılar.
Otopsi mi yaptınız?
Yalvaç’ta yaşayan 70 yaşındaki Ramazan Nazlı, yatağında meyyit bulundu. Yaşlı adamın donarak ölmüş olabileceği ileri sürüldü.
Valilik, “Evin elektrik akımının aktif ve sobanın şurası olduğunu fakat kullanılmadığını” deklare etti. Son nefesini verirken yanında olmadıklarına göre o anda elektrik olup olmadığını valilik nerden biliyor?
Açıklamada Nazlı’nın “aklen malul olduğu, komşularının yardımını kabul etmediği” ileri sürülüyor.
Hani, utanmasalar…
“Adam meczubun teki. Ayazda sobasını yakmayıp ölmeyi seçti” diyecekler.
Başdeğirmen ise isimli tıp uzmanlığına soyunup “Normal ölüm” diye açıklama yapıyor.
Bu şanssız mevt İstanbul’da yaşansaydı Cumhurbaşkanı, cami avlusunda bir elini Nazlı’nın tabutuna dayayıp İmamoğlu’ndan hesap soruyor olurdu.
Gaz lambası dönemi
Erdoğan, muhalefeti “Sizin ömrünüzde yalnızca mum vardı mum, gaz lambası vardı” diye eleştirdikten birkaç gün daha sonra, Allah’ın işine bakın ki Isparta, karanlığa gömüldü. Evet, ne hale getirdiklerini gördük.
Beş gündür Isparta mumlar ve gaz lambalarıyla aydınlanıyor.
Telefonlar arabalarda şarj ediliyor.
Sen misin, 1970’lerin petrol krizinde Türkiye’deki kuyrukları lisanına dolayan…
Tüp kuyrukları var.
Vatandaş bakkalda mum arıyor.
Bazıları yıllar daha sonra kömür sobası kurmuş.
“Eskiden (hastalar) köpeklerin çektiği ambulans ile gdolayılürdü” diyen, sen misin…
İsveç’e özel uçak gönderip COVİD’li yandaşını Türkiye’ye getirerek, Avrupa’ya parmak ısırttığını savunan iktidar Isparta’nın kenar mahallesine ambulans yollayamıyor.
Yaşlılar kat kat yorganlara sarınmış.
Hastaların çeneleri zangırdıyor.
Bebekler buz kesmiş.
Isparta CHP’li olsaydı
Diyeceksiniz ki, Isparta’nın hiç mi kabahati yok?
Olmaz olur mu!
İstanbullular üzere CHP’li bir belediye lideri seçmiş olsalardı sıkıntı bir gün ortasında hallolurdu. Erdoğan, şu saatte ayaktaydı. İki bakanını anında özel jete bindirip Isparta-Burdur Havalimanı’na göndermişti. Hava kaideleri inişe müsait değil miymiş! Gerekirse Burdur Gölü’ne inerlerdi.
Isparta’nın lideri CHP’li olsaydı “Müthiş rahmet geldi” cümlesinden ötürü artık müfettişlere tabir veriyor olurdu. Bahçeli, affını istemişti oldukçatan.
Isparta CHP’li olsaydı kenti gülsuyuyla yıkamışlardı.
Felakette bile partizanlık yaptılar
Isparta Belediyesi, yardıma gereksinimi varken, en yakın iki komşusu olan CHP’li Burdur ve Antalya büyükşehir belediyelerinin tekliflerini geri çevirdi.
halbuki Burdur, Isparta’ya 30, Antalya ise 126 kilometre uzaklıkta.
Birincisi yarım saat, başkası 1.5 saat aralıkta.
Buna rağmen AK Partili Afyon, Denizli ve Konya büyükşehir belediyelerinden yardım alındı. Afyon 165, Denizli 167 ve Konya 240 kilometre uzaklıkta…
Dün Burdur Belediye Lideri Ali Orkun Ercengiz‘i aradım.
Şunları söylemiş oldu:
“Ben cuma günü lideri aradım. Yardıma muhtaçlığı olup olmadığını sordum. Teşekkür etti. ‘Karayollarından ve öteki kurumlardan araç desteği yapıldı. Yollarımız açık. Kahır yok. Yalnızca güç çizgilerinde ıstırap devam ediyor’ dedi. Fakat biz orta yollarda vatandaşın sorun yaşadığına dair bilgiler alıyoruz. Talep edilirse araçlarımızı Ispartamızın hizmetine göndeririz. Koşu arasındayız. Bizim başımıza iş gelse evvel Isparta’nın koşup geleceğini düşünürüz.”
Lakin Isparta Belediyesi’nin düşünmediğini AFAD akıl etti.
Süt makinelerinin çalıştırılması için Ercengiz’den jeneratör istendi.
Burdur, derhal gönderildi.
daha sonra Antalya Büyükşehir Belediye Lideri Muhittin Böcek ile konuştum. “Aradım. ‘İhtiyacınız var mı?’ dedim. ‘Yok’ dediler” diye konuştu.
Böcek’in gönderdiği aşevi TIR’ı “İhtiyaç yok” diye geri gönderilmek istendi.
CHP’lilerin itirazları üzerine kabul edildi.
Isparta Belediyesi, “CHP’lilerden yardım aldı” dedirtmemek için Ispartalıları mağdur etti.
Ne İçişleri ile Ulaştırma ve Altyapı bakanları özel jetle kente geldi.
Ne MOBESE’lerde belediye liderinin izi sürülüyor.
Ne iktidar medyası kilitlenmiş bir otoyoldan canlı yayın yaparak, belediyeyi suçluyor.
hiç birinden çıt çıkmıyor.
İstanbul’da trafiğin tıkanmasını kıyamet sayan iktidar Isparta’yı dünyadan koparan kar yağışını rahmet diye satmaya kalkışıyor.
halbuki kar elektrik nakil çizgilerine ziyan verdiği için Isparta, perşembeden beri karanlıkta… Yarım milyon vatandaşın yaşadığı kente beş gündür elektrik verilemediği için doğalgaz yanmadı, yer yer sular akmadı.
Cengiz-Kolin, bir daha sahnede
Aslında Meteoroloji, 1 Şubat’ta Isparta ve Burdur etrafında epeyce güçlü sağanak ve yüksek kesitlerde kar uyarısı yapmıştı.
3 Şubat akşamından itibaren dokuz saat kar yağdı.
Elektrik nakil çizgileri kar yükü ve buzlanmadan ötürü iflas etti.
Zira Isparta’yı da içine alan Akdeniz Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi, 2013’te özelleştirilirken, ihaleyi kazanan Cengiz ve Kolin iştiraki, teknolojik yatırım kelamını verdiği biçimde sınırları yer altına indirmedi.
Bu da gösteriyor ki elektrik dağıtımının özelleştirilmesi ne ucuz güç tüketme, ne de güce erişim bakımından faydalı oldu. Halkın çıkarı elektrik dağıtımının kamusallaştırılmasından geçiyor.
Kardan belediye!
Gel gelelim, kar altında kalan birinci kurum AEDAŞ ise…
İkincisi de AK Partili Isparta Belediyesi oldu.
Ayasofya ve Taksim Mescidi ibadete açılırken tonlarca gülsuyu döken belediye kendi kentinin sokaklarına tuz dökemedi.
45 santimetrelik karı bile kaldıramadı.
Köy yollarını açamadı.
Lider Şükrü Başdeğirmen özür dileyeceğine, affını isteyeceğine pişkinliğe vuruyor.
Diyor ki:
“Tarihimizin en büyük kuraklığını yaşadık. Bunun karşılığında epey hoş bir rahmet var. Kimi zorlukları birlikte yaşayacağız. daha sonra yıl uzunluğu kuraklık korkusu olmadan ömrümüzü idame ederiz. Allahın müsaadesiyle bereketli yağışlar devam etsin.”
AK Partili lider, kendi beceriksizliğiyle büyüyen felaketi rahmet sayıyor.
Haliyle Ispartalıların karanlıkta kalmaları yazgı…
Ayazda titretmeleri ilahi bir imtihan…
Bir bardak suya muhtaç hale gelmeleri Allah’ın takdiri oluyor.
Vefat mü?
“Karın fıtratında var” diyen çıkmadı çabucak hemen.
Ancak bir çok yaklaştılar.
Otopsi mi yaptınız?
Yalvaç’ta yaşayan 70 yaşındaki Ramazan Nazlı, yatağında meyyit bulundu. Yaşlı adamın donarak ölmüş olabileceği ileri sürüldü.
Valilik, “Evin elektrik akımının aktif ve sobanın şurası olduğunu fakat kullanılmadığını” deklare etti. Son nefesini verirken yanında olmadıklarına göre o anda elektrik olup olmadığını valilik nerden biliyor?
Açıklamada Nazlı’nın “aklen malul olduğu, komşularının yardımını kabul etmediği” ileri sürülüyor.
Hani, utanmasalar…
“Adam meczubun teki. Ayazda sobasını yakmayıp ölmeyi seçti” diyecekler.
Başdeğirmen ise isimli tıp uzmanlığına soyunup “Normal ölüm” diye açıklama yapıyor.
Bu şanssız mevt İstanbul’da yaşansaydı Cumhurbaşkanı, cami avlusunda bir elini Nazlı’nın tabutuna dayayıp İmamoğlu’ndan hesap soruyor olurdu.
Gaz lambası dönemi
Erdoğan, muhalefeti “Sizin ömrünüzde yalnızca mum vardı mum, gaz lambası vardı” diye eleştirdikten birkaç gün daha sonra, Allah’ın işine bakın ki Isparta, karanlığa gömüldü. Evet, ne hale getirdiklerini gördük.
Beş gündür Isparta mumlar ve gaz lambalarıyla aydınlanıyor.
Telefonlar arabalarda şarj ediliyor.
Sen misin, 1970’lerin petrol krizinde Türkiye’deki kuyrukları lisanına dolayan…
Tüp kuyrukları var.
Vatandaş bakkalda mum arıyor.
Bazıları yıllar daha sonra kömür sobası kurmuş.
“Eskiden (hastalar) köpeklerin çektiği ambulans ile gdolayılürdü” diyen, sen misin…
İsveç’e özel uçak gönderip COVİD’li yandaşını Türkiye’ye getirerek, Avrupa’ya parmak ısırttığını savunan iktidar Isparta’nın kenar mahallesine ambulans yollayamıyor.
Yaşlılar kat kat yorganlara sarınmış.
Hastaların çeneleri zangırdıyor.
Bebekler buz kesmiş.
Isparta CHP’li olsaydı
Diyeceksiniz ki, Isparta’nın hiç mi kabahati yok?
Olmaz olur mu!
İstanbullular üzere CHP’li bir belediye lideri seçmiş olsalardı sıkıntı bir gün ortasında hallolurdu. Erdoğan, şu saatte ayaktaydı. İki bakanını anında özel jete bindirip Isparta-Burdur Havalimanı’na göndermişti. Hava kaideleri inişe müsait değil miymiş! Gerekirse Burdur Gölü’ne inerlerdi.
Isparta’nın lideri CHP’li olsaydı “Müthiş rahmet geldi” cümlesinden ötürü artık müfettişlere tabir veriyor olurdu. Bahçeli, affını istemişti oldukçatan.
Isparta CHP’li olsaydı kenti gülsuyuyla yıkamışlardı.
Felakette bile partizanlık yaptılar
Isparta Belediyesi, yardıma gereksinimi varken, en yakın iki komşusu olan CHP’li Burdur ve Antalya büyükşehir belediyelerinin tekliflerini geri çevirdi.
halbuki Burdur, Isparta’ya 30, Antalya ise 126 kilometre uzaklıkta.
Birincisi yarım saat, başkası 1.5 saat aralıkta.
Buna rağmen AK Partili Afyon, Denizli ve Konya büyükşehir belediyelerinden yardım alındı. Afyon 165, Denizli 167 ve Konya 240 kilometre uzaklıkta…
Dün Burdur Belediye Lideri Ali Orkun Ercengiz‘i aradım.
Şunları söylemiş oldu:
“Ben cuma günü lideri aradım. Yardıma muhtaçlığı olup olmadığını sordum. Teşekkür etti. ‘Karayollarından ve öteki kurumlardan araç desteği yapıldı. Yollarımız açık. Kahır yok. Yalnızca güç çizgilerinde ıstırap devam ediyor’ dedi. Fakat biz orta yollarda vatandaşın sorun yaşadığına dair bilgiler alıyoruz. Talep edilirse araçlarımızı Ispartamızın hizmetine göndeririz. Koşu arasındayız. Bizim başımıza iş gelse evvel Isparta’nın koşup geleceğini düşünürüz.”
Lakin Isparta Belediyesi’nin düşünmediğini AFAD akıl etti.
Süt makinelerinin çalıştırılması için Ercengiz’den jeneratör istendi.
Burdur, derhal gönderildi.
daha sonra Antalya Büyükşehir Belediye Lideri Muhittin Böcek ile konuştum. “Aradım. ‘İhtiyacınız var mı?’ dedim. ‘Yok’ dediler” diye konuştu.
Böcek’in gönderdiği aşevi TIR’ı “İhtiyaç yok” diye geri gönderilmek istendi.
CHP’lilerin itirazları üzerine kabul edildi.
Isparta Belediyesi, “CHP’lilerden yardım aldı” dedirtmemek için Ispartalıları mağdur etti.