Vitra
New member
İçişleri Bakanı, SBK’ye ‘Biz seni Çakıcı’nın elinden almadık mı’ demiş Cumhuriyet müellifi Barış Terkoğlu, bugünkü yazısında çete önderi Sedat Peker’in son yayınladığı görüntüdeki tezlerinin akabinde sıkıntıyı bilen kritik isimleri aradığını belirtti.
Terkoğlu’nun yazısı şu biçimde oldu:
Bir tanesi şunu anlattı:
“İçişleri Bakanlığı’na bir kere değil birebir gün iki defa gitti. Telefonla çağrıldı. Birinci gidişinde elindeki senedi şimdilik icraya koymaması istendi. O da tamam dedi. Bakanlıktan çıktı. Derken kısa mühlet daha sonra telefon geldi. yine bakanlığa çağrıldı. Gittiğinde ‘devlet sıkıntısı, bu parayı hiç alma’ denildi.”
İkinci kaynak da birebir öyküyü öbür benzeri ayrıntılarla anlattı. Onun anlattığında tekrar bakanlığa dönme yoktu. Bakan telefonla konuşmak için odadan çıkıyor, daha sonra yeniden geriye dönüyordu. Eklediği bir detay daha vardı:
“İçişleri Bakanı toplantıda SBK’ye ‘Biz seni Çakıcı’nın elinden almadık mı’ dedi. Sahiden de Kervansaray Otelleri’nin satışı sırasında SBK’ye karşı Alaattin Çakıcı devreye girmişti. Çakıcı, SBK’yi görüşmeye çağırmıştı. Lakin Çakıcı’nın erkeklerinın telefonları o sırada polis tarafınca dinleniyordu. Hem bu görüşme tıpkı vakitte SBK’nin ofisinin basılması bu sayede önlendi. Ardında devlet takviyesi olduğunu düşünen SBK, Çakıcı’ya meydan okuyabildi.”
özetlemek gerekirsesı kaynaklar Peker’in anlattıklarını nüanslarla doğruluyor. Devletin, hukuk kılıcını herkese karşı eşit kullanmak yerine mafya, işadamları, yargı, siyaset içinde düzenleyici olmayı seçtiği bu yol, aslında devleti de çökertiyor. İşin farklı yanı, İçişleri Bakanlığı’ndaki o toplantıda SBK’ye, “Bu bir devlet sonucu” deniliyor. Haliyle devlet ile mafya içindeki çizgi yeterlice belirsizleşiyor.
Terkoğlu’nun yazısı şu biçimde oldu:
Bir tanesi şunu anlattı:
“İçişleri Bakanlığı’na bir kere değil birebir gün iki defa gitti. Telefonla çağrıldı. Birinci gidişinde elindeki senedi şimdilik icraya koymaması istendi. O da tamam dedi. Bakanlıktan çıktı. Derken kısa mühlet daha sonra telefon geldi. yine bakanlığa çağrıldı. Gittiğinde ‘devlet sıkıntısı, bu parayı hiç alma’ denildi.”
İkinci kaynak da birebir öyküyü öbür benzeri ayrıntılarla anlattı. Onun anlattığında tekrar bakanlığa dönme yoktu. Bakan telefonla konuşmak için odadan çıkıyor, daha sonra yeniden geriye dönüyordu. Eklediği bir detay daha vardı:
“İçişleri Bakanı toplantıda SBK’ye ‘Biz seni Çakıcı’nın elinden almadık mı’ dedi. Sahiden de Kervansaray Otelleri’nin satışı sırasında SBK’ye karşı Alaattin Çakıcı devreye girmişti. Çakıcı, SBK’yi görüşmeye çağırmıştı. Lakin Çakıcı’nın erkeklerinın telefonları o sırada polis tarafınca dinleniyordu. Hem bu görüşme tıpkı vakitte SBK’nin ofisinin basılması bu sayede önlendi. Ardında devlet takviyesi olduğunu düşünen SBK, Çakıcı’ya meydan okuyabildi.”
özetlemek gerekirsesı kaynaklar Peker’in anlattıklarını nüanslarla doğruluyor. Devletin, hukuk kılıcını herkese karşı eşit kullanmak yerine mafya, işadamları, yargı, siyaset içinde düzenleyici olmayı seçtiği bu yol, aslında devleti de çökertiyor. İşin farklı yanı, İçişleri Bakanlığı’ndaki o toplantıda SBK’ye, “Bu bir devlet sonucu” deniliyor. Haliyle devlet ile mafya içindeki çizgi yeterlice belirsizleşiyor.