Efruz Bey romanı kaç sayfa ?

BozokaBozokayy

Global Mod
Global Mod
Efruz Bey Kaç Sayfa? Bir Romanın İçinde Kaybolan İnsan Hikâyeleri

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün size bir kitap bilgisinden çok, bir insan hikâyesi anlatmak istiyorum. Çünkü bazen bir romanın kaç sayfa olduğu değil, o sayfaların arasında kimlerin kaybolduğu daha önemlidir. “Efruz Bey kaç sayfa?” diye başlayan bir arama, bir anda kendi hayatımızı ölçtüğümüz bir metafora dönüşebilir.

Bu yazıyı okurken belki bir kahvenizi yudumluyorsunuzdur, belki de bir rafta yıllardır bekleyen o ince roman gözünüze çarpmıştır. Hadi gelin, hem Efruz Bey’e hem kendimize biraz daha yakından bakalım.

---

1. Sayfaların Arasında Bir Adam: Efruz Bey’in Dünyası

Ömer Seyfettin’in “Efruz Bey”i aslında kalın bir roman değildir; kimi baskılarda 100, kimilerinde 150 sayfa civarındadır. Ama bu sayfa sayısı, anlatılan insanın derinliğini küçültmez. Çünkü Efruz Bey bir kişiden çok, bir dönemin aynasıdır:

Kendini dev aynasında gören, değişen dünyaya uyum sağlayamayan, ama bir şekilde dikkat çekmeyi başaran bir karakter.

Efruz Bey, kendini olduğundan büyük göstermekle meşguldür; tıpkı bazen bizlerin de sosyal medyada, işte, ilişkilerde “daha parlak” görünme çabası gibi. Onun hikâyesi, biraz mizah, biraz trajedi, biraz da insanın kendine inanma arzusunun hikâyesidir.

Ama gelin görün ki, bu hikâyenin gerçek güzelliği sadece Efruz Bey’de değil, onu okuyan bizlerde gizlidir.

---

2. “Efruz Bey Kaç Sayfa?” Sorusu Bir Kadının Kalbine Dokundu

Bir gün, kitaplara âşık bir kadın olan Selin, bir forumda bu soruyu sordu:

“Efruz Bey kaç sayfa?”

Basit bir soru gibi görünüyordu ama aslında içinde bir özlem saklıydı. Çünkü Selin, kitabı lise yıllarında yarım bırakmıştı. Aradan geçen yıllarda hayat, ilişkiler, iş stresi derken kitap okumaya zaman bulamaz olmuştu.

Ama o gün rafları düzenlerken eski bir kitabın arasından düşen bir kurutulmuş yaprak, ona gençliğini hatırlatmıştı.

Efruz Bey onun için sadece bir roman değildi; zamanın içinde bıraktığı bir parçasıydı.

“Kaç sayfa?” derken aslında şunu soruyordu:

“Benim o genç, hayalperest halim acaba hâlâ içimde mi?”

---

3. Bir Erkeğin Cevabı: Stratejik, Mantıklı, Ama Biraz Eksik

Forumda ilk yanıt Mehmet’ten geldi.

“Bendeki baskı 128 sayfa. Ama senin için önemli olan sayfa değil, Efruz Bey’in kendisi. Bence karakteri iyi analiz et, o zaman romanı anlamış olursun.”

Mehmet tipik bir çözüm odaklı insandı. Net bilgi verdi, stratejik bir öneride bulundu, duygularla değil, verilerle konuştu.

Ama Selin o cevabı okurken gülümsedi.

“Evet,” dedi içinden, “belki sayfa sayısı değil, ama o sayfalarda yaşadıklarım çoktu.”

---

4. Empatiyle Yazılan Satırlar: Kadınların Kalbinden Gelen Yanıtlar

Ardından başka kadın forumdaşlar da yazmaya başladı.

Biri, “Ben de lise yıllarında okumuştum, Efruz Bey bana hep içimizdeki gösteriş meraklısı yanları hatırlatır,” dedi.

Bir diğeri, “Aslında hepimiz biraz Efruz Bey’iz; kimimiz sevgiyle, kimimiz egoyla dolduruyoruz o sayfaları,” diye yazdı.

Bu cümlelerle birlikte konu, birden bire bir kitap tartışmasından çıkıp, insanların kendilerini anlattığı bir sohbete dönüştü.

Bir kadın, eşinin sürekli “başkaları ne der” kaygısıyla yaşamasını anlatırken, başka biri “ben de iş yerinde Efruz Bey gibi davranmak zorunda kalıyorum” dedi.

Efruz Bey artık bir roman karakteri değil, herkesin içindeki maskelerin sesi olmuştu.

---

5. Erkekler Konuya Katılıyor: Mantıkla Duyguyu Tartmak

Bir erkek forumdaş şöyle yazdı:

“Ben Efruz Bey’i ilk kez üniversitede okumuştum. Hoca bize ‘Efruz Bey bir tiptir, karakter değildir’ demişti. Ama bence o tip hepimizin içinde var. Biz erkekler bazen fazla ‘akıllı’ görünmek istiyoruz. Kadınlar duygusal diyoruz ama aslında onların empatisi, bizim stratejilerimizden çok daha insani.”

O yorum forumda yankılandı.

Bir anda tartışma “kaç sayfa”dan “kaç yüzümüz var”a dönüştü.

Ve herkes, kendi hayatındaki “Efruz anlarını” anlatmaya başladı.

Bir kadın “Benim eski sevgilim tam bir Efruz’tu,” dedi.

Bir başkası “Ben de bazen kendimi öyle hissediyorum, herkesin gözünde güçlü görünmek istiyorum ama içim başka,” diye yazdı.

---

6. Sayfa Sayısı Değil, Hikâyenin Ağırlığı Önemlidir

Bir romanın kaç sayfa olduğu, aslında onun ne kadar derin hissettirdiğiyle ölçülmez.

Bazı kitaplar 1000 sayfadır ama hiçbir iz bırakmaz; bazıları 120 sayfada hayatınızı değiştirir.

Efruz Bey de o ikinci türdendir.

Efruz Bey, Türk insanının modernleşme sancılarını, gösteriş tutkusunu, iç çatışmalarını yansıtır. Ama her satırında bizden bir parça vardır.

Biraz Selin’in kaybettiği heyecan, biraz Mehmet’in stratejik düşüncesi, biraz da forumdakilerin içtenliği.

---

7. Forumun Hikâyesi: Bir Romanın İçine Düşen İnsanlar

Bir hafta boyunca başlık aktif kaldı. Herkes bir şeyler yazdı, paylaştı.

Kimisi kendi Efruz Bey’inden bahsetti — o fazla gösterişli iş arkadaşından, o samimiyetsiz yöneticiden.

Kimisi kendi içindeki Efruz’u keşfetti — daha fazlasını isteyen, beğenilmek için çabalayan yanını.

Selin en son şöyle yazdı:

“Artık kaç sayfa olduğunu biliyorum. Ama her okuyan kendi sayfasını yazıyor bu kitapta.

Benim için Efruz Bey 128 sayfa değil, yılların hikâyesi.”

O yorumun altına onlarca kalp, kahkaha ve “haklısın” emojisi geldi.

Çünkü herkes anlamıştı: biz bazen kitapları değil, kendimizi okuyoruz.

---

8. Son Satır: Hepimizin İçinde Bir Efruz Bey Var

Efruz Bey sadece bir karakter değil; kendini olduğundan farklı göstermekle, içindeki boşluğu doldurmak arasında sıkışmış her insanın hikâyesi.

Belki biz de forumlarda, sosyal medyada, iş yerlerinde biraz “Efruzluk” yapıyoruz.

Ama önemli olan, sonunda kendimize dönüp şu soruyu sorabilmek:

“Ben kaç sayfalık bir hikâyeyim? Ve o sayfalarda gerçekten ben var mıyım?”

Sevgili forumdaşlar,

Efruz Bey kaç sayfa diye başladık ama belki asıl soru şu oldu:

Kaç sayfada kendimizi bulabiliyoruz?

Siz de yazın, sizin Efruz Bey’iniz kimdi?

Bir kitap mıydı, bir insan mı, yoksa siz misiniz?
 
Üst