Vitra
New member
Anayasa Mahkemesi’ne kayyum atanıyor Şu günlerde Anayasa Mahkemesi’nin koridorlarında, Kemalist yargıçların hâkim olduğu geçmişten hasretle kelam ediliyor. Tamamı AK Parti iktidarında seçilen ve muhafazakar eğilimden gelen yargıçlar birbirlerine eski Lider Haşim Kılıç meselai veriyor. “Kemalistler, muhafazakar olduğu biçimde kıdemine hürmet duyarak, Haşim Kılıç’ı lider seçtiler” kelamları çoğunlukla işitiliyor.
Yakın vakte kadar düşman bellenen ve tasfiye edilmeleri için Ergenekon Davası ile ilişkilendirilen Kemalist yargıçların birden teğe övülüyor olmasının tek bir sebebi var:
AYM’deki başkanlık seçimi.
AYM üyeleri yeni liderlerini seçmek için bugün toplanıyor. AYM’nin en kıdemsiz üçüncü üyesi olan İrfan Fidan, başkanlığa adaylığını deklare etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, direkt Fidan’ı işaret ediyor.
zaten Fidan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda gösterdiği performansla Beştepe’ye layık bir hukuk adamı olduğunu kanıtlamıştı.
İddia o ki ‘İstanbul Grubu’ üyesiydi.
AİHM ve AYM’nin mahkumiyet sonucu verdiği Osman Kavala, Enis Berberoğlu ve Cumhuriyet davası başta olmak üzere siyasi yargılamaların beyin ekibindendi.
Bu hukuk tanımazlıklarının mükafatı olarak 27 Kasım 2020’de Yargıtay üyesi yapıldı.
Daha o gün…
Beştepe’nin aklında Fidan’ı AYM başkanlığına getirmek vardı.
Sırf Fidan aday olabilsin diye Yargıtay’daki AYM üyeliği seçimi 17 Aralık’a ötelendi.
O’nun en hayli oy alan birinci üç aday ortasına girmesi için üç kuvvetli muhafazakar aday istifa ettirildi. Yargıtay’da AK Parti sempatizanı ya da tarikat ve cemaat üyesi yargıçlara Fidan’a dayanakla verme talimatı gitti. Yargıtay tarihinde birinci sefer dava evrakı kapağı aralamamış bir üye AYM’ye seçildi.
Fidan, 23 Ocak 2021’den beri bu vazifede.
AYM’nin 15 üyesi içinde kıdem bakımından 12. sırada yer alması, Fidan’ın Beştepe’nin yargıya atadığı kayyumlar listesinde birinci sırada olduğu gerçeğini etkilemiyor.
Cumhurbaşkanının arzusu!
Sekiz yıldır başkanlık koltuğunda oturan Prof. Zühtü Arslan’ın ikinci periyodu biterken, aday olması beklenmiyordu.
Çünkü iktidar tarafınca atanmış olsa da Arslan, bağımsız bir çizgi izledi ve hukuka sadık kaldı. Bu yüzden sık sık Erdoğan’la karşı karşıya geldi.
Arslan’dan daha sonra ibre, iktidar yanlısı Basri Bağcı yahut Rıdvan Güleç’e döndü. Bu iki isim Beştepe’den onay almadı. Akabinde Sayın İnce’nin ismi geçti.
Ancak en kıdemsizi İnce’ydi.
Derken…
Fidan’ın, Beştepe’nin işaretiyle üzerine aday olması AYM’deki yargıçları rahatsız etti. Yargı etraflarından tesirli bir isim şunları söylüyor:
“Fidan’ın seçilmesi tartışma yaratacak. Mahkeme huzursuzluk yaşıyor. aslına bakarsan Fidan’ın Yargıtay’dan seçilmesine de reaksiyon vardı. Artık ‘Mahkemenin geleneğinin olması lazım, kıdemsizler aday olmamalı diye temalışuyor. Olağanda, üyelerin ortalarında istişare yapması, ‘Şu arkadaşta mutabakata vardık’ diyerek, ülkeyi rahatlatmaları gerekirdi. Ama Cumhurbaşkanı’nın dileği bu biçimdeymiş.”
niçin öyleymiş?
İddia o ki…
AYM’nin HDP Davası’nda Hazine yardımına bloke konmasına yediye karşı sekiz oyla, yani ucu ucuna “Evet” demesi Beştepe’yi telaşlandırdı. Yargı üyesine nazaran bu, “Mahkemenin gelecekte enteresan kararlar verebileceği kaygısını doğurdu.”
ötürüsıyla Beştepe, ‘endişeleneceği’ kararların çıkmasın diye AYM’nin başında bir kayyum görmek istiyor.
Şentop’tan Erdoğan’a üç kere ziyaret
Fidan’ın adaylığı yüksek yargıda taşları yerinden oynattı. Argüman o ki Hak-Yol diye de bilinen Nakşibendiliğin İskenderpaşa koluna yakın olan TBMM Lideri Mustafa Şentop, Erdoğan’a üç kere çıkarak, Arslan’la devam edilmesini istedi.
Erdoğan, bu teklifi reddetti.
Yüksek yargıda kilit pozisyondaki Hak-Yol’cuların Fidan’a karşı olduğu belirtiliyor. İktidara yakın çevreler Fidan’ın atanma öne sürülen nedeni olarak, Hak-Yol aktifliğini kırmak olarak açıklıyor.
Erdoğan’ın bildik taktiği devreye giriyor.
FETÖ’yü tasfiye etmek için Hak-Yol…
Hak-Yol’u tasfiye için Fidan!
Bir tarikattan başkasına ve bir hukuksuzluktan ötekine savruluş!
Fidan ve Arslan yarışıyor
Bu ortada, kenara çekileceği düşünülen Zühtü Arslan, Fidan’ın harekete geçtiğini duyar duymaz adaylığını ilan etti.
Artık iki ihtimal yük kazanıyor.
Bir: Fidan altı, Arslan beş oy alır. Dört üye ise reaksiyon için boş oy kullanır. Lider üye tam sayısının salt çoğunluğunu ile seçildiği için seçim tıkanabilir. Bu durunda, üçüncü bir adayda uzlaşılabilir. bu biçimdece “Yüksek yargının bağımsızlığını koruduk” denilerek, Erdoğan’ın baskısı kırılır.
İki: Fidan kazanır.
Eğer ikinci ihtimal gerçekleşirse, ki ben o denli olacağını kestirim ediyorum; Fidan’ın bir mahkeme lideri değil, Cumhurbaşkanı’nın kayyumu; AYM’nin de mahkeme değil, Beştepe Hukuk Ofisi olduğu tescillenecektir.
Güven Sak’ın Cumhurbaşkanlığı Divanı
Eski Merkez Bankası Para Siyaseti Şurası üyesi Güven Sak ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Levent Gönenç, Millet İttifakı’nın seçimi kazanması halinde Türkiye’yi nasıl yönetmeleri gerektiğine ait, Osmanlı’daki ‘Divanı Hümayun’dan ilham alarak ‘Cumhurbaşkanlığı Divanı’ isimli modeli geliştirdi.
Bu modele bakılırsa birinci vakit içinderda kararlar tasnif ediliyor.
Örneğin, Cumhurbaşkanı adaylığının belirlenmesi oybirliğiyle, milletlerarası mutabakatlara dönüş ise nitelikli sıklıkla kararlaştırılıyor.
Ardından yüzde 10’un üzerinde oy alan partilere ikişer, altında kalanlara birer, Cumhurbaşkanına bir puan veriliyor. Ve kararlar bu puanlama sistemiyle alınıyor.
Sak, sistemi şöyleki anlatıyor:
“Anayasada cumhurbaşkanının yetkileri devredilebilir değildir. Fakat yetkilerin nasıl tekemmül ettirilebileceğine dair sistem da yok. Eski sistemimizde vardı. Bürokraside bir sonucun nasıl dönüp dolaşıp cumhurbaşkanın önüne imzaya geleceği muhakkaktı. Bakanlar Şurası kararlarında kolektif sorumluluk vardı. Bu, koalisyonda işi kolaylaştırıyordu. Artık yok. İkame edecek bir şey yapmaları lazım. Nasıl bugün iktisat hukuk siyaseti şuraları kurulduysa, diğer şeyler de kurulabilir.”
Sak, Anayasa’nın 104. unsurundaki Cumhurbaşkanına verilen yetkiler dağıtılamayacağına nazaran bir karar düzeneğe gereksinim olduğunu tabir ediyor.
Say ayrıyeten eski sistemde seçimden daha sonra koalisyon kurulurken, büyük partinin hangi koltuğu alacağının, küçük partilerin nereye oturacağının muhakkak olduğunu belirtiyor. Sak, “Şimdi o denli değil. Bakanların hepsi atanmış. Bir sorumlulukları yok” halinde konuşuyor.
Sak ve Gönenç, modeli 23 Ocak’ta Akşener’e sundu.
Akşener, “26 Ocak’taki Altılı Masa’dan evvel başka önderlere de anlatırsanız âlâ olur” dedi.
Sak ve Gönenç, “Olur” diye karşılık verdi.
Akşener, randevuların alınmasına yardım etti.
Sak ve Gönenç, sırasıyla Kılıçdaroğlu, Babacan ve Uysal’la da görüştü. Fakat bu görüşmelerden kesin bir sonuç elde edilemedi.
Yakın vakte kadar düşman bellenen ve tasfiye edilmeleri için Ergenekon Davası ile ilişkilendirilen Kemalist yargıçların birden teğe övülüyor olmasının tek bir sebebi var:
AYM’deki başkanlık seçimi.
AYM üyeleri yeni liderlerini seçmek için bugün toplanıyor. AYM’nin en kıdemsiz üçüncü üyesi olan İrfan Fidan, başkanlığa adaylığını deklare etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, direkt Fidan’ı işaret ediyor.
zaten Fidan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda gösterdiği performansla Beştepe’ye layık bir hukuk adamı olduğunu kanıtlamıştı.
İddia o ki ‘İstanbul Grubu’ üyesiydi.
AİHM ve AYM’nin mahkumiyet sonucu verdiği Osman Kavala, Enis Berberoğlu ve Cumhuriyet davası başta olmak üzere siyasi yargılamaların beyin ekibindendi.
Bu hukuk tanımazlıklarının mükafatı olarak 27 Kasım 2020’de Yargıtay üyesi yapıldı.
Daha o gün…
Beştepe’nin aklında Fidan’ı AYM başkanlığına getirmek vardı.
Sırf Fidan aday olabilsin diye Yargıtay’daki AYM üyeliği seçimi 17 Aralık’a ötelendi.
O’nun en hayli oy alan birinci üç aday ortasına girmesi için üç kuvvetli muhafazakar aday istifa ettirildi. Yargıtay’da AK Parti sempatizanı ya da tarikat ve cemaat üyesi yargıçlara Fidan’a dayanakla verme talimatı gitti. Yargıtay tarihinde birinci sefer dava evrakı kapağı aralamamış bir üye AYM’ye seçildi.
Fidan, 23 Ocak 2021’den beri bu vazifede.
AYM’nin 15 üyesi içinde kıdem bakımından 12. sırada yer alması, Fidan’ın Beştepe’nin yargıya atadığı kayyumlar listesinde birinci sırada olduğu gerçeğini etkilemiyor.
Cumhurbaşkanının arzusu!
Sekiz yıldır başkanlık koltuğunda oturan Prof. Zühtü Arslan’ın ikinci periyodu biterken, aday olması beklenmiyordu.
Çünkü iktidar tarafınca atanmış olsa da Arslan, bağımsız bir çizgi izledi ve hukuka sadık kaldı. Bu yüzden sık sık Erdoğan’la karşı karşıya geldi.
Arslan’dan daha sonra ibre, iktidar yanlısı Basri Bağcı yahut Rıdvan Güleç’e döndü. Bu iki isim Beştepe’den onay almadı. Akabinde Sayın İnce’nin ismi geçti.
Ancak en kıdemsizi İnce’ydi.
Derken…
Fidan’ın, Beştepe’nin işaretiyle üzerine aday olması AYM’deki yargıçları rahatsız etti. Yargı etraflarından tesirli bir isim şunları söylüyor:
“Fidan’ın seçilmesi tartışma yaratacak. Mahkeme huzursuzluk yaşıyor. aslına bakarsan Fidan’ın Yargıtay’dan seçilmesine de reaksiyon vardı. Artık ‘Mahkemenin geleneğinin olması lazım, kıdemsizler aday olmamalı diye temalışuyor. Olağanda, üyelerin ortalarında istişare yapması, ‘Şu arkadaşta mutabakata vardık’ diyerek, ülkeyi rahatlatmaları gerekirdi. Ama Cumhurbaşkanı’nın dileği bu biçimdeymiş.”
niçin öyleymiş?
İddia o ki…
AYM’nin HDP Davası’nda Hazine yardımına bloke konmasına yediye karşı sekiz oyla, yani ucu ucuna “Evet” demesi Beştepe’yi telaşlandırdı. Yargı üyesine nazaran bu, “Mahkemenin gelecekte enteresan kararlar verebileceği kaygısını doğurdu.”
ötürüsıyla Beştepe, ‘endişeleneceği’ kararların çıkmasın diye AYM’nin başında bir kayyum görmek istiyor.
Şentop’tan Erdoğan’a üç kere ziyaret
Fidan’ın adaylığı yüksek yargıda taşları yerinden oynattı. Argüman o ki Hak-Yol diye de bilinen Nakşibendiliğin İskenderpaşa koluna yakın olan TBMM Lideri Mustafa Şentop, Erdoğan’a üç kere çıkarak, Arslan’la devam edilmesini istedi.
Erdoğan, bu teklifi reddetti.
Yüksek yargıda kilit pozisyondaki Hak-Yol’cuların Fidan’a karşı olduğu belirtiliyor. İktidara yakın çevreler Fidan’ın atanma öne sürülen nedeni olarak, Hak-Yol aktifliğini kırmak olarak açıklıyor.
Erdoğan’ın bildik taktiği devreye giriyor.
FETÖ’yü tasfiye etmek için Hak-Yol…
Hak-Yol’u tasfiye için Fidan!
Bir tarikattan başkasına ve bir hukuksuzluktan ötekine savruluş!
Fidan ve Arslan yarışıyor
Bu ortada, kenara çekileceği düşünülen Zühtü Arslan, Fidan’ın harekete geçtiğini duyar duymaz adaylığını ilan etti.
Artık iki ihtimal yük kazanıyor.
Bir: Fidan altı, Arslan beş oy alır. Dört üye ise reaksiyon için boş oy kullanır. Lider üye tam sayısının salt çoğunluğunu ile seçildiği için seçim tıkanabilir. Bu durunda, üçüncü bir adayda uzlaşılabilir. bu biçimdece “Yüksek yargının bağımsızlığını koruduk” denilerek, Erdoğan’ın baskısı kırılır.
İki: Fidan kazanır.
Eğer ikinci ihtimal gerçekleşirse, ki ben o denli olacağını kestirim ediyorum; Fidan’ın bir mahkeme lideri değil, Cumhurbaşkanı’nın kayyumu; AYM’nin de mahkeme değil, Beştepe Hukuk Ofisi olduğu tescillenecektir.
Güven Sak’ın Cumhurbaşkanlığı Divanı
Eski Merkez Bankası Para Siyaseti Şurası üyesi Güven Sak ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Levent Gönenç, Millet İttifakı’nın seçimi kazanması halinde Türkiye’yi nasıl yönetmeleri gerektiğine ait, Osmanlı’daki ‘Divanı Hümayun’dan ilham alarak ‘Cumhurbaşkanlığı Divanı’ isimli modeli geliştirdi.
Bu modele bakılırsa birinci vakit içinderda kararlar tasnif ediliyor.
Örneğin, Cumhurbaşkanı adaylığının belirlenmesi oybirliğiyle, milletlerarası mutabakatlara dönüş ise nitelikli sıklıkla kararlaştırılıyor.
Ardından yüzde 10’un üzerinde oy alan partilere ikişer, altında kalanlara birer, Cumhurbaşkanına bir puan veriliyor. Ve kararlar bu puanlama sistemiyle alınıyor.
Sak, sistemi şöyleki anlatıyor:
“Anayasada cumhurbaşkanının yetkileri devredilebilir değildir. Fakat yetkilerin nasıl tekemmül ettirilebileceğine dair sistem da yok. Eski sistemimizde vardı. Bürokraside bir sonucun nasıl dönüp dolaşıp cumhurbaşkanın önüne imzaya geleceği muhakkaktı. Bakanlar Şurası kararlarında kolektif sorumluluk vardı. Bu, koalisyonda işi kolaylaştırıyordu. Artık yok. İkame edecek bir şey yapmaları lazım. Nasıl bugün iktisat hukuk siyaseti şuraları kurulduysa, diğer şeyler de kurulabilir.”
Sak, Anayasa’nın 104. unsurundaki Cumhurbaşkanına verilen yetkiler dağıtılamayacağına nazaran bir karar düzeneğe gereksinim olduğunu tabir ediyor.
Say ayrıyeten eski sistemde seçimden daha sonra koalisyon kurulurken, büyük partinin hangi koltuğu alacağının, küçük partilerin nereye oturacağının muhakkak olduğunu belirtiyor. Sak, “Şimdi o denli değil. Bakanların hepsi atanmış. Bir sorumlulukları yok” halinde konuşuyor.
Sak ve Gönenç, modeli 23 Ocak’ta Akşener’e sundu.
Akşener, “26 Ocak’taki Altılı Masa’dan evvel başka önderlere de anlatırsanız âlâ olur” dedi.
Sak ve Gönenç, “Olur” diye karşılık verdi.
Akşener, randevuların alınmasına yardım etti.
Sak ve Gönenç, sırasıyla Kılıçdaroğlu, Babacan ve Uysal’la da görüştü. Fakat bu görüşmelerden kesin bir sonuç elde edilemedi.