Smug
Active member
Son zamanlarda CDU lideri Friedrich Merz, BSW ile koalisyon kurulmasını kategorik olarak reddetti. MDR'ye verdiği demeçte, “Hıristiyan Demokrat Birliği'nin Bayan Wagenknecht'i de kapsayacak federal bir politika izlemesini ihtimal dışı bırakıyorum.” Wagenknecht'in özellikle ekonomi ve savunma politikasındaki pozisyonları CDU'nunkilerle bağdaşmıyor.
Merz, Avrupa seçimlerinin ertesi sabahı ARD'de “Çoğunluk kazanmak istiyoruz. Bu çok açık. Biz bu tür aşırı sağ ve sol partilerle çalışmıyoruz” dedi. Wagenknecht bazı konularda aşırı sağcı, bazı konularda ise solcudur.
Artan anket derecelendirmeleri ve yeni esneklik
Ancak INSA'ya göre Sahra Wagenknecht'in Almanya'nın en popüler üçüncü siyasetçisi olduğunu gösteren son anket sonuçları ve partisinin istikrarlı büyümesi göz önüne alındığında, Wagenknecht birdenbire daha esnek olduğunu gösteriyor.
Merz daha sonra (11 Haziran) MDR'ye “devlet siyasetinde farklı kararların alındığını” açıkladı. “Seçim sonuçlarının ışığında hangi takımyıldızların ortaya çıktığını görmek” gerekiyor.
Arka plan: Eylül ayında Saksonya, Thuringia ve Brandenburg'da yeni eyalet parlamentoları seçildiğinde AfD her yerdeki en güçlü güç haline gelebilir. CDU üç eyalette ikinci, BSW ise üçüncü sırada yer alıyor. Diğer partilerin performansı çok daha kötü olacağından ve CDU her zaman Sol'u koalisyon ortağı olarak dışladığından, CDU BSW'ye bağımlı olabilir.
CDU'nun ikilemi
Bu konu Merz'in dönüşünden önce de zaten tartışmalıydı. Michael Brychcy (Waltershausen belediye başkanı) gibi bazı parti üyeleri, katı bir sınırlamaya karşı çıktılar. BSW'yi dışarıda bırakmanın daha fazla seçmeni AfD'ye çekeceği, dolayısıyla tüm partilerle konuşmanın gerekli olduğu konusunda uyardı.
Thüringen CDU'nun eyalet başkanı Mario Voigt de ittifakla ve eyaletteki başkanıyla görüşmelere açık olduğunu söyledi. “Stern” gazetesine verdiği demeçte, “Pragmatik bir yerel politikacı olarak değer verdiğim Katja Wolf ile her zaman makul bir iletişim hattım oldu” diye vurguladı.
CDU'lu siyasetçi Heppe X hakkında yorum yaptı
Aynı zamanda, Eschwege ilçesinin belediye başkanı (BU NEREDE?) Alexander Heppe gibi diğer parti üyeleri de bu ani fikir değişikliğinden özellikle öfkeliler.
Perşembe günü, CDU'lu siyasetçi endişesini X'te (eski adıyla Twitter) dile getirdi: “Biz @cdu olarak, bir uyumsuzluk çözümü yoluyla “Sol” ile bir koalisyonu dışladığımızı düşünmekte haklı mıyım, ama özellikle solcuysa ve neo-milli Bolşevik güçler bir koalisyon oluşturuyorsa, o zaman bazı eyalet siyasetçileri için işbirliği birdenbire uygun hale mi geliyor?”
“Güvenilirliği riske atıyor”
Heppe için bir halkın partisi olarak inanılırlığı ve güveni sürdürmek merkezi önem taşıyor. “Merkez'in bir partisi olarak kalmak istiyorsak – ve ben bunu Kohl, Merkel, Adenauer ve diğer birçok önde gelen Hıristiyan Demokratlar açısından anlıyorum – bu nedenle içerik ve güç politikaları açısından BSW ile kendimizi çarpıtmaktan kesinlikle kaçınmalıyız. Solda ve özellikle AfD'de yaptığımız gibi” diye yazıyor.
“Sendika olarak sahip olduğumuz en büyük değer, bize duyulan güven ve halk partisi olarak güvenilirliğimizdir. Bunu asla riske atmamalıyız,” diye açıklıyor Heppe, X hakkında.
Onun tutumu CDU için temel zorluğun altını çiziyor: Bir yandan olası tüm koalisyonları dışlamak istemiyor, diğer yandan ilkelerini ve seçmenlerin güvenini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Önümüzdeki aylar partinin kendisini nasıl konumlandırdığını ve bunun özellikle eyaletler olmak üzere siyasi manzara üzerinde nasıl bir etki yaratacağını gösterecek.
Merz, Avrupa seçimlerinin ertesi sabahı ARD'de “Çoğunluk kazanmak istiyoruz. Bu çok açık. Biz bu tür aşırı sağ ve sol partilerle çalışmıyoruz” dedi. Wagenknecht bazı konularda aşırı sağcı, bazı konularda ise solcudur.
Artan anket derecelendirmeleri ve yeni esneklik
Ancak INSA'ya göre Sahra Wagenknecht'in Almanya'nın en popüler üçüncü siyasetçisi olduğunu gösteren son anket sonuçları ve partisinin istikrarlı büyümesi göz önüne alındığında, Wagenknecht birdenbire daha esnek olduğunu gösteriyor.
Merz daha sonra (11 Haziran) MDR'ye “devlet siyasetinde farklı kararların alındığını” açıkladı. “Seçim sonuçlarının ışığında hangi takımyıldızların ortaya çıktığını görmek” gerekiyor.
Arka plan: Eylül ayında Saksonya, Thuringia ve Brandenburg'da yeni eyalet parlamentoları seçildiğinde AfD her yerdeki en güçlü güç haline gelebilir. CDU üç eyalette ikinci, BSW ise üçüncü sırada yer alıyor. Diğer partilerin performansı çok daha kötü olacağından ve CDU her zaman Sol'u koalisyon ortağı olarak dışladığından, CDU BSW'ye bağımlı olabilir.
CDU'nun ikilemi
Bu konu Merz'in dönüşünden önce de zaten tartışmalıydı. Michael Brychcy (Waltershausen belediye başkanı) gibi bazı parti üyeleri, katı bir sınırlamaya karşı çıktılar. BSW'yi dışarıda bırakmanın daha fazla seçmeni AfD'ye çekeceği, dolayısıyla tüm partilerle konuşmanın gerekli olduğu konusunda uyardı.
Thüringen CDU'nun eyalet başkanı Mario Voigt de ittifakla ve eyaletteki başkanıyla görüşmelere açık olduğunu söyledi. “Stern” gazetesine verdiği demeçte, “Pragmatik bir yerel politikacı olarak değer verdiğim Katja Wolf ile her zaman makul bir iletişim hattım oldu” diye vurguladı.
CDU'lu siyasetçi Heppe X hakkında yorum yaptı
Aynı zamanda, Eschwege ilçesinin belediye başkanı (BU NEREDE?) Alexander Heppe gibi diğer parti üyeleri de bu ani fikir değişikliğinden özellikle öfkeliler.
Perşembe günü, CDU'lu siyasetçi endişesini X'te (eski adıyla Twitter) dile getirdi: “Biz @cdu olarak, bir uyumsuzluk çözümü yoluyla “Sol” ile bir koalisyonu dışladığımızı düşünmekte haklı mıyım, ama özellikle solcuysa ve neo-milli Bolşevik güçler bir koalisyon oluşturuyorsa, o zaman bazı eyalet siyasetçileri için işbirliği birdenbire uygun hale mi geliyor?”
“Güvenilirliği riske atıyor”
Heppe için bir halkın partisi olarak inanılırlığı ve güveni sürdürmek merkezi önem taşıyor. “Merkez'in bir partisi olarak kalmak istiyorsak – ve ben bunu Kohl, Merkel, Adenauer ve diğer birçok önde gelen Hıristiyan Demokratlar açısından anlıyorum – bu nedenle içerik ve güç politikaları açısından BSW ile kendimizi çarpıtmaktan kesinlikle kaçınmalıyız. Solda ve özellikle AfD'de yaptığımız gibi” diye yazıyor.
“Sendika olarak sahip olduğumuz en büyük değer, bize duyulan güven ve halk partisi olarak güvenilirliğimizdir. Bunu asla riske atmamalıyız,” diye açıklıyor Heppe, X hakkında.
Onun tutumu CDU için temel zorluğun altını çiziyor: Bir yandan olası tüm koalisyonları dışlamak istemiyor, diğer yandan ilkelerini ve seçmenlerin güvenini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Önümüzdeki aylar partinin kendisini nasıl konumlandırdığını ve bunun özellikle eyaletler olmak üzere siyasi manzara üzerinde nasıl bir etki yaratacağını gösterecek.