Sarr
Active member
ALP USTAOĞLU
Fransa Açık’ın birinci haftasında birfazlaca kıssaya şahit olunurken ‘yeni büyük üçlünün doğuşu’ tenisseverleri fazlaca heyecanlandırdı. Bilhassa genç isimlerin ortaya koyduğu başarılı performanslar da sürpriz bir şampiyonun çıkabileceğini herkese kanıtladı.
Tenisseverlerin merakla beklediği Roland Garros’un birinci haftası ardında bir epey kıssa bırakarak geride kaldı. Bu öyküler ortasında ön plana çıkan erkeklerde yeni bir ‘büyük üçlünün doğuşu’ oldu.
Federer, Nadal ve Djokovic’in tenis dünyasındaki lakapları ‘büyük üçlü’. Neredeyse 20 yıldır bütün büyük kupalara ambargo koyan bu oyuncular, uzun yıllar ortasında birbirlerini daima yükselterek bu noktaya geldiler. aslına bakarsan bunu kendileri de kabul ediyor.
Örneğin Federer; Nadal olmasa tenis hayatım bu kadar uzun sürmezdi diyor, benzeri açıklamalar Nadal ve Djokovic tarafınca da yapıldı. Lakin bu sefer büyük üçlünün rakibi tabiat kanunları. Zira 40 yaşına ilerleyen bu oyuncular iki üç sene ortasında kortlara veda edecekler. İçlerinden muhtemelen Djokovic bu süreyi biraz daha uzatabilir. Bu kaçınılmaz vedalar gerçekleştiğinde büyük üçlü kadar dominant olmasa da ‘yeni sürüm bir büyük üçlü’ sahne alacak üzere görünüyor. Bu oyuncular Zverev, Tsitsipas ve Medvedev. Bu yılki Roland Garros’un birinci haftası, uzun yıllar içerisinde geçirdikleri gelişim ve dönüşüm ile bu usul yüksek statüler için bu oyuncuların artık hazır olduğunu gösterdi. Ortalarına Dominic Thiem’in de katılması ile önümüzdeki periyotta 4-5 yıl sürecek dörtlü bir dominasyon nazaranbiliriz.
Bir öteki bahis da genç tenisçilerin performansları. Oyuncuların faydalandığı bilim paketi artık büyük performans yaşlarını 22 ve altına çekti. Teniste yeni kuşak istikametine hakikat büyük bir dönüşüm var.
Roland Garros’ta bu hafta son 32 ve 16’ya kalan oyuncular içinde bayanlarda Gauff 17, Kostyuk 18, Vondrousova ve Rybakina 21, erkeklerde Alcaraz 18, Sinner 19, Tsitsipas çabucak hemen 22, geçen yılın şampiyonu Swiatek ise 19 yaşında. Bu düzeylerde yalnızca saha içini değil, saha haricindeki psikoloji ve basını da yönetim etmeniz gerektiğini düşünürsek genç oyuncuların geldikleri nokta hakikaten olağanüstü. Daria Kasatkina’nın basın toplantısında son iki yıldır yaşadığı düşüşün niçini sorulduğunda dediği üzere ‘Yapmayın daha 23 yaşındayım!’.
Gözler Nadal ve Serena’da
Roland Garros’ta bu sene iki rekortmen adayı var. Bunlardan birincisi Nadal. İspanyol oyuncu turnuvayı bu sene de kazanırsa 21 grand şampiyonluğuna ulaşacak ve Roger Federer’i geçecek. Serena Williams ise Fransa Açık’ı kazanırsa 24 majör şampiyonluğuna ulaşarak tüm vakit içinderın en çok grand slam kazanan bayan tenisçi unvanını Margaret Court ile paylaşacak.
Bir küçük not da elemelerden gelen oyuncular için. Bu tenisçiler eleme oynayıp daha fazla maç yaptıkları için bu tip turnuvalarda daha erken ritim tutup sürpriz sonuçlara imza atabiliyorlar. Bilhassa toprakta ‘kortta daha fazla vakit geçirme’ kavramı değerli. Bayanlarda elemelerden gelen oyuncular güzel maçlar çıkardılar fakat 2. cins ötesine geçen olmadı.
Erkeklerde ise son 32’de elemelerden gelen iki oyuncu var. Bunlardan biri Henri Laaksonen oburu Carlos Alcaraz… Burada Alcaraz’ın durumu farklı. 18 yaşındaki İspanyol oyuncu fazlaca taraflı ve dinamik bir tenis oynuyor. Geleceğin yıldızlarına aday Alcaraz’a bilhassa dikkat çekmek istiyorum.
Birinci haftanın gündemi Osaka
Turnuvada haftanın olayı Naomi Osaka’nın turnuvadan çekilmesi oldu. Osaka içe dönük bir karakter. Bu tip beşerler uzun müddet yalnız kalabildikleri için yüksek düzeyde odaklanma ve tek başına çalışma yeteneklerine sahip olabiliyorlar.
Sonuçta tenis ferdi bir spor ve kortta her şeyin üstesinden tek başınıza gelmek zorundasınız. Osaka da bunun rahatlığını yaşıyor. Fakat kort dışına çıkıp bilhassa basın kalabalığının içine girmek Osaka’yı rahatsız ediyor.
Kendisi de Roland Garros öncesi basınla ilgileri minimuma indirme sonucu alınca kıyamet koptu. Olay büyüdü ve Osaka turnuvadan çekildi. Yabancı basın ve spor dünyası bu bahiste ikiye bölünmüş durumda. Birinci küme bilhassa basın toplantılarının ve görüşmelerin birçok medyanın oyunculara ulaşmak için tek kanal olduğunu ötürüsıyla bunun engellenemeyeceğini söylüyor.
Lakin çoğunluğun olduğu 2. kümede yirmili yaşlarda baskı altında olan bu oyuncuların evvela tenise odaklanmaları gerektiğini ve mental durumlarını bozuyorsa basınla alakalarının kısıtlanabileceğini belirtiyor. Bu manada Roland Garros Yönetimi’nin Osaka’ya olan tavrı büyük reaksiyon topladı. Tenis etraflarında, ATP ve WTA idarelerinde de masada olan seçeneklerden biri de basın toplantılarının ‘opsiyonel olması’. Olağan ki bu muhakkak bir düzenleme kapsamında yapılacak lakin Roland Garros daha sonrası bu mevzudaki çalışmalar hızlanabilir.
Fransa Açık’ın birinci haftasında birfazlaca kıssaya şahit olunurken ‘yeni büyük üçlünün doğuşu’ tenisseverleri fazlaca heyecanlandırdı. Bilhassa genç isimlerin ortaya koyduğu başarılı performanslar da sürpriz bir şampiyonun çıkabileceğini herkese kanıtladı.
Tenisseverlerin merakla beklediği Roland Garros’un birinci haftası ardında bir epey kıssa bırakarak geride kaldı. Bu öyküler ortasında ön plana çıkan erkeklerde yeni bir ‘büyük üçlünün doğuşu’ oldu.
Federer, Nadal ve Djokovic’in tenis dünyasındaki lakapları ‘büyük üçlü’. Neredeyse 20 yıldır bütün büyük kupalara ambargo koyan bu oyuncular, uzun yıllar ortasında birbirlerini daima yükselterek bu noktaya geldiler. aslına bakarsan bunu kendileri de kabul ediyor.
Örneğin Federer; Nadal olmasa tenis hayatım bu kadar uzun sürmezdi diyor, benzeri açıklamalar Nadal ve Djokovic tarafınca da yapıldı. Lakin bu sefer büyük üçlünün rakibi tabiat kanunları. Zira 40 yaşına ilerleyen bu oyuncular iki üç sene ortasında kortlara veda edecekler. İçlerinden muhtemelen Djokovic bu süreyi biraz daha uzatabilir. Bu kaçınılmaz vedalar gerçekleştiğinde büyük üçlü kadar dominant olmasa da ‘yeni sürüm bir büyük üçlü’ sahne alacak üzere görünüyor. Bu oyuncular Zverev, Tsitsipas ve Medvedev. Bu yılki Roland Garros’un birinci haftası, uzun yıllar içerisinde geçirdikleri gelişim ve dönüşüm ile bu usul yüksek statüler için bu oyuncuların artık hazır olduğunu gösterdi. Ortalarına Dominic Thiem’in de katılması ile önümüzdeki periyotta 4-5 yıl sürecek dörtlü bir dominasyon nazaranbiliriz.
Bir öteki bahis da genç tenisçilerin performansları. Oyuncuların faydalandığı bilim paketi artık büyük performans yaşlarını 22 ve altına çekti. Teniste yeni kuşak istikametine hakikat büyük bir dönüşüm var.
Roland Garros’ta bu hafta son 32 ve 16’ya kalan oyuncular içinde bayanlarda Gauff 17, Kostyuk 18, Vondrousova ve Rybakina 21, erkeklerde Alcaraz 18, Sinner 19, Tsitsipas çabucak hemen 22, geçen yılın şampiyonu Swiatek ise 19 yaşında. Bu düzeylerde yalnızca saha içini değil, saha haricindeki psikoloji ve basını da yönetim etmeniz gerektiğini düşünürsek genç oyuncuların geldikleri nokta hakikaten olağanüstü. Daria Kasatkina’nın basın toplantısında son iki yıldır yaşadığı düşüşün niçini sorulduğunda dediği üzere ‘Yapmayın daha 23 yaşındayım!’.
Gözler Nadal ve Serena’da
Roland Garros’ta bu sene iki rekortmen adayı var. Bunlardan birincisi Nadal. İspanyol oyuncu turnuvayı bu sene de kazanırsa 21 grand şampiyonluğuna ulaşacak ve Roger Federer’i geçecek. Serena Williams ise Fransa Açık’ı kazanırsa 24 majör şampiyonluğuna ulaşarak tüm vakit içinderın en çok grand slam kazanan bayan tenisçi unvanını Margaret Court ile paylaşacak.
Bir küçük not da elemelerden gelen oyuncular için. Bu tenisçiler eleme oynayıp daha fazla maç yaptıkları için bu tip turnuvalarda daha erken ritim tutup sürpriz sonuçlara imza atabiliyorlar. Bilhassa toprakta ‘kortta daha fazla vakit geçirme’ kavramı değerli. Bayanlarda elemelerden gelen oyuncular güzel maçlar çıkardılar fakat 2. cins ötesine geçen olmadı.
Erkeklerde ise son 32’de elemelerden gelen iki oyuncu var. Bunlardan biri Henri Laaksonen oburu Carlos Alcaraz… Burada Alcaraz’ın durumu farklı. 18 yaşındaki İspanyol oyuncu fazlaca taraflı ve dinamik bir tenis oynuyor. Geleceğin yıldızlarına aday Alcaraz’a bilhassa dikkat çekmek istiyorum.
Birinci haftanın gündemi Osaka
Turnuvada haftanın olayı Naomi Osaka’nın turnuvadan çekilmesi oldu. Osaka içe dönük bir karakter. Bu tip beşerler uzun müddet yalnız kalabildikleri için yüksek düzeyde odaklanma ve tek başına çalışma yeteneklerine sahip olabiliyorlar.
Sonuçta tenis ferdi bir spor ve kortta her şeyin üstesinden tek başınıza gelmek zorundasınız. Osaka da bunun rahatlığını yaşıyor. Fakat kort dışına çıkıp bilhassa basın kalabalığının içine girmek Osaka’yı rahatsız ediyor.
Kendisi de Roland Garros öncesi basınla ilgileri minimuma indirme sonucu alınca kıyamet koptu. Olay büyüdü ve Osaka turnuvadan çekildi. Yabancı basın ve spor dünyası bu bahiste ikiye bölünmüş durumda. Birinci küme bilhassa basın toplantılarının ve görüşmelerin birçok medyanın oyunculara ulaşmak için tek kanal olduğunu ötürüsıyla bunun engellenemeyeceğini söylüyor.
Lakin çoğunluğun olduğu 2. kümede yirmili yaşlarda baskı altında olan bu oyuncuların evvela tenise odaklanmaları gerektiğini ve mental durumlarını bozuyorsa basınla alakalarının kısıtlanabileceğini belirtiyor. Bu manada Roland Garros Yönetimi’nin Osaka’ya olan tavrı büyük reaksiyon topladı. Tenis etraflarında, ATP ve WTA idarelerinde de masada olan seçeneklerden biri de basın toplantılarının ‘opsiyonel olması’. Olağan ki bu muhakkak bir düzenleme kapsamında yapılacak lakin Roland Garros daha sonrası bu mevzudaki çalışmalar hızlanabilir.