Vitra
New member
Rızabey apartmanı davasında itiraf: Mimarı görülmeme karşın bu projeyi ben çizmedim Ege Denizi’nde Seferihisar açıklarında, 30 Ekim 2020’de meydana gelen, 115 kişinin ömrünü kaybettiği 6.6 büyüklüğündeki sarsıntıda Bayraklı ilçesindeki 8 katlı Rızabey Apartmanı’nda 36 kişi hayatını yitirdi, 17 kişi de yaralandı. Sarsıntının akabinde başlatılan soruşturma kapsamında 4’ü tutuklu 9 kişi hakkında, İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Bilinçli taksirle birden çok kişinin vefatına ve faydalanmasına niye olmak’ cürmünden 20 yıla kadar mahpus cezası istemiyle dava açıldı. Bugün görülen davanın birinci duruşmasına tutuklu 4 sanık SEGBİS (Sesli ve İmajlı Bilişim Sistemi) ile katılırken, tutuksuz 5 sanık ile davacılar ve tarafların avukatları salonda hazır bulundu.
‘Mimarı görülmeme karşın bu projeyi ben çizmedim’
Rızabey Apartmanı’nın mimarı olarak projede imzası bulunan, tutuklu sanıklardan Ali Serdar Bayram, tabirinde resmi evrakta mimar olarak formalite gayesiyle fenni mesul olarak imza attığını fakat fiili olarak rastgele bir tasarrufta bulunmadığını söylemiş oldu. Bayram, “150 gündür cezaevindeyim ve hala niye cezaevinde olduğumu sorguluyorum. Bu olayın meydana gelmesinden dolayı fazlaca üzgünüm. Mimarı görülmeme karşın bu projeyi ben çizmedim. Fenni mesul olarak görülüyorum lakin bu biçimde bir mukavelem yok. Rızabey Apartmanı’nın inşaatının devam ettiği senelerda İzmir’de bile değildim. Binanın beton sınıfının, beton kalitesinin ne olduğunu, statik yapısı ve hesaplaması üzere bahisler mimar olarak benim uzmanlık alanımda değil” dedi.
‘Bu canavarların hiç bir palavrasına inanmayın’
SEGBİS’teki sorun niçiniyle öbür 3 tutuklu sanığın tabiri alınamadı ve tutuksuz sanıkların sözlerine geçildi. Bu sırada, mahkeme salonunda hazır bulunan, zelzelede hayatını kaybeden diş doktoru Zarife Doğan’ın babası mahkeme liderine, “Bu canavarların hiç bir palavrasına inanmayın” diye bağırdı. hayatını kaybedenlerin yakınlarının sorduğu sorular üzerine Rızabey Apartmanı eski yöneticisi A.A.’nın avukatının “Burada soru sorulmuyor, yorum yapılıyor. Gösteri yapmayın” demesi, reaksiyon çekti.
‘Mantolama, hasarı gizlemek için yapıldı’
Duruşmada tabiri alınan, Rızabey Apartmanı’nda oturanlardan olan ve kentsel dönüşüme karşı çıktığı öne sürülen tutuksuz sanık T.Ö. de “Depremde eşim ve eşimin iki yeğeni ömrünü kaybetti. Ben enkazdan sağ olarak çıkarıldım. Binada yapılan kentsel dönüşüm toplantılarının birçoklarına çalıştığım için katılamadım. Bu toplantılarda ne konuşulduğundan haberim yok. Sağlam olmadığını bilsem ben de oturmazdım” dedi.
İzmir’de daha evvel meydana gelen sarsıntılar niçiniyle binada birtakım çatlaklar olduğunu söyleyen T.Ö., “ondan sonrasında binaya mantolama yapıldı lakin bu sarsıntının hasarını gizlemek için değil, ısı yalıtımı açısından yapıldı. Yazın soğuk, kışın sıcak bir ortam olması için yapıldı” dedi.
‘Raporu kimseden gizlemedim’
Geçmiş devirlerde Rızabey Apartmanı’nda yöneticilik yapan tutuksuz sanıklardan A.A., “2012 yılında eşimden boşandım, apartman yöneticiliğini de bıraktım ve öteki yere taşındım. Eski eşim ve çocuklarım binada oturmaya devam etti. Sarsıntıda 2 çocuğumu kaybettim. Davacı olmam gerekirken davalı pozisyonuna düştüm. 2005 yılında yaşanan zelzelenin akabinde birtakım kolonlarda çatlaklar meydana geldi. Belediye tarafınca sarsıntı tahlil raporunda binanın kentsel dönüşüme girmesi yahut güçlendirilmesi konusunda tavsiye sonucu verildi. Bu raporu mutlaka kimseden gizlemedim, alıp binanın girişindeki panoya, her insanın gorebileceği bir yere astım. Bunun akabinde binanın sarsıntıya sağlam olup olmadığı konusunda Dokuz Eylül Üniversitesi’nden rapor almak için toplantı yaptık. görüşmede kâfi çoğunluğu sağlayamadığımız için rapor başvurusu yapamadık. Söylendiği üzere binanın çürük raporu yoktu. Ağır tonajlı araçlar geçtiği vakit binada sallantılar oluyordu” dedi.
Sözler sırasında, yakınlarını kaybeden kimi şikayetçiler ile sanık avukatları içinde tartışma çıkınca mahkeme lideri duruşmaya orta verdi.
Dava ertelendi
Rızabey Apartmanı’nda 2 çocuğu ve 2 yeğenini kaybeden Hüseyin Yücel’e, duruşma sırasında rahatsızlandı. Yücel’e sıhhat grupları müdahale etti. Mahkeme lideri, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, davayı 10 Eylül’e erteledi.
‘Mimarı görülmeme karşın bu projeyi ben çizmedim’
Rızabey Apartmanı’nın mimarı olarak projede imzası bulunan, tutuklu sanıklardan Ali Serdar Bayram, tabirinde resmi evrakta mimar olarak formalite gayesiyle fenni mesul olarak imza attığını fakat fiili olarak rastgele bir tasarrufta bulunmadığını söylemiş oldu. Bayram, “150 gündür cezaevindeyim ve hala niye cezaevinde olduğumu sorguluyorum. Bu olayın meydana gelmesinden dolayı fazlaca üzgünüm. Mimarı görülmeme karşın bu projeyi ben çizmedim. Fenni mesul olarak görülüyorum lakin bu biçimde bir mukavelem yok. Rızabey Apartmanı’nın inşaatının devam ettiği senelerda İzmir’de bile değildim. Binanın beton sınıfının, beton kalitesinin ne olduğunu, statik yapısı ve hesaplaması üzere bahisler mimar olarak benim uzmanlık alanımda değil” dedi.
‘Bu canavarların hiç bir palavrasına inanmayın’
SEGBİS’teki sorun niçiniyle öbür 3 tutuklu sanığın tabiri alınamadı ve tutuksuz sanıkların sözlerine geçildi. Bu sırada, mahkeme salonunda hazır bulunan, zelzelede hayatını kaybeden diş doktoru Zarife Doğan’ın babası mahkeme liderine, “Bu canavarların hiç bir palavrasına inanmayın” diye bağırdı. hayatını kaybedenlerin yakınlarının sorduğu sorular üzerine Rızabey Apartmanı eski yöneticisi A.A.’nın avukatının “Burada soru sorulmuyor, yorum yapılıyor. Gösteri yapmayın” demesi, reaksiyon çekti.
‘Mantolama, hasarı gizlemek için yapıldı’
Duruşmada tabiri alınan, Rızabey Apartmanı’nda oturanlardan olan ve kentsel dönüşüme karşı çıktığı öne sürülen tutuksuz sanık T.Ö. de “Depremde eşim ve eşimin iki yeğeni ömrünü kaybetti. Ben enkazdan sağ olarak çıkarıldım. Binada yapılan kentsel dönüşüm toplantılarının birçoklarına çalıştığım için katılamadım. Bu toplantılarda ne konuşulduğundan haberim yok. Sağlam olmadığını bilsem ben de oturmazdım” dedi.
İzmir’de daha evvel meydana gelen sarsıntılar niçiniyle binada birtakım çatlaklar olduğunu söyleyen T.Ö., “ondan sonrasında binaya mantolama yapıldı lakin bu sarsıntının hasarını gizlemek için değil, ısı yalıtımı açısından yapıldı. Yazın soğuk, kışın sıcak bir ortam olması için yapıldı” dedi.
‘Raporu kimseden gizlemedim’
Geçmiş devirlerde Rızabey Apartmanı’nda yöneticilik yapan tutuksuz sanıklardan A.A., “2012 yılında eşimden boşandım, apartman yöneticiliğini de bıraktım ve öteki yere taşındım. Eski eşim ve çocuklarım binada oturmaya devam etti. Sarsıntıda 2 çocuğumu kaybettim. Davacı olmam gerekirken davalı pozisyonuna düştüm. 2005 yılında yaşanan zelzelenin akabinde birtakım kolonlarda çatlaklar meydana geldi. Belediye tarafınca sarsıntı tahlil raporunda binanın kentsel dönüşüme girmesi yahut güçlendirilmesi konusunda tavsiye sonucu verildi. Bu raporu mutlaka kimseden gizlemedim, alıp binanın girişindeki panoya, her insanın gorebileceği bir yere astım. Bunun akabinde binanın sarsıntıya sağlam olup olmadığı konusunda Dokuz Eylül Üniversitesi’nden rapor almak için toplantı yaptık. görüşmede kâfi çoğunluğu sağlayamadığımız için rapor başvurusu yapamadık. Söylendiği üzere binanın çürük raporu yoktu. Ağır tonajlı araçlar geçtiği vakit binada sallantılar oluyordu” dedi.
Sözler sırasında, yakınlarını kaybeden kimi şikayetçiler ile sanık avukatları içinde tartışma çıkınca mahkeme lideri duruşmaya orta verdi.
Dava ertelendi
Rızabey Apartmanı’nda 2 çocuğu ve 2 yeğenini kaybeden Hüseyin Yücel’e, duruşma sırasında rahatsızlandı. Yücel’e sıhhat grupları müdahale etti. Mahkeme lideri, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, davayı 10 Eylül’e erteledi.