A
admin
Guest
Muğla’nın Milas ilçesinde Anadolu’nun en âlâ korunmuş Roma devri tapınakları içinde gösterilen Zeus Lepsynos Tapınağı’nda yürütülen hafriyat çalışmalarında, 2 bin 500 yıllık iki mermer heykel ve bir yazıt bulundu.
Karya devrinin değerli kentlerinden olduğu bedellendirilen Euromos Antik Kenti’nde hafriyat çalışmaları devam ediyor.Kazı Heyeti Lideri ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Kısmı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abuzer Kızıl, AA muhabirine, bölgedeki tapınak, agora, tiyatro, hamam ile surlarda çalışma yapıldığını söylemiş oldu.
Euromos’un pozisyonu prestijiyle “Anadolu’nun en şanslı antik kentleri içinde yer aldığını” lisana getiren Kızıl, Zeus Lepsynos Tapınağı ile ilgili değerli projeleri hayata geçirmeye başladıklarını bildirdi.
Milattan evvel 2. yüzyılda bağışlarla inşa edilen tapınaktaki hafriyat çalışmalarını anlatan Kızıl, şu biçimde konuştu:”Tapınağın güney cephesinde üst üste yığılmış yaklaşık 250 bloğu yerlerinden alarak onarım çalışmalarında kullanılmak üzere uygun alana taşıdık.
O iş bittikten daha sonra toprak altında mimari bloklar olduğunu umarak hafriyat çalışmasını başlattık. Mimari blokları beklerken büyük sürprizlerle karşı karşıya kaldık. Toprak altından 2 heykel, bir de yazıt çıktı. Tüm bunlar bizi epey heyecanlandırdı.
Aslında yalnızca bizi değil arkeoloji topluluğunu da heyecanlandırdı. Zira Karya bölgesinin eksik olan arkaik periyot heykeltıraşlığının fazlaca kıymetli iki halkasını ve bir de Helenistik periyoda tarihlenen bir yazıtı burada gün yüzüne çıkardık.”
“Aslanlı heykellerin eşi gibisi yok”
Kızıl, yaklaşık 2 bin 500 yıllık olduğu düşünülen heykellere “kuros” ismi verildiğini belirtti.”Ayakta duran genç erkek” manasına gelen kuros heykellerinin kökenlerinin Mısır, Fenike ve Asur olduğunu lisana getiren Kızıl, şunları kaydetti:”Euromos’ta ele geçen iki kurosun biri çıplak, biri zırh ve kısa etek giysili. Zırh deriden yapılmış ve her iki heykelin elinde de aslan yer alması dikkat alımlı. Aslan ikonografik olarak hayli değerli ve şimdiye kadar yaptığımız araştırmalarda her iki heykelin de birebir benzerini bulamadık.
Tapınağı eski ihtişamına kavuşturma amacı
Bilhassa çıplak olanın elinde aslan bulunması, hatta daha da değerlisi sol bacağının üzerinde 4 satırdan oluşan Karca bir yazıtın yer alması, bunun bir adak heykeli olduğunu gösteriyor. Aslanla bir arada betimlenmiş olması bunun büyük olasılıkla Apollo olduğunu gösteriyor. Bu bizim için fazlaca değerli. Kuroslarla olan çalışmalarımız devam ediyor.”Kazı çalışmalarında bulunan Helenistik periyoda ilişkin yazıtın da Karya tarihi için hayli kıymetli sonuçlar doğuracak nitelikte olduğunu, tarihin bilinmeyen sayfalarını aydınlatmasını beklediklerini vurgulayan Kızıl, yazıtın tahlili için çalışmaların sürdüğünü bildirdi.
Tapınak ve yapıtların insanlığın ortak mirası olduğuna işaret eden Kızıl, öncelikli amaçlarının Zeus Lepsynos Tapınağı’nı onarımla eski ihtişamına kavuşturmak olduğunu vurguladı.Yaşanan gelişmelerin kültür turizmi için de epey sevindirici olduğunu belirten Kızıl, çalışmalarda kendilerine takviye veren Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Türk Tarih Kurumu, Muğla Valiliği ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesine teşekkür etti.
Karya devrinin değerli kentlerinden olduğu bedellendirilen Euromos Antik Kenti’nde hafriyat çalışmaları devam ediyor.Kazı Heyeti Lideri ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Kısmı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abuzer Kızıl, AA muhabirine, bölgedeki tapınak, agora, tiyatro, hamam ile surlarda çalışma yapıldığını söylemiş oldu.
Euromos’un pozisyonu prestijiyle “Anadolu’nun en şanslı antik kentleri içinde yer aldığını” lisana getiren Kızıl, Zeus Lepsynos Tapınağı ile ilgili değerli projeleri hayata geçirmeye başladıklarını bildirdi.
Milattan evvel 2. yüzyılda bağışlarla inşa edilen tapınaktaki hafriyat çalışmalarını anlatan Kızıl, şu biçimde konuştu:”Tapınağın güney cephesinde üst üste yığılmış yaklaşık 250 bloğu yerlerinden alarak onarım çalışmalarında kullanılmak üzere uygun alana taşıdık.
O iş bittikten daha sonra toprak altında mimari bloklar olduğunu umarak hafriyat çalışmasını başlattık. Mimari blokları beklerken büyük sürprizlerle karşı karşıya kaldık. Toprak altından 2 heykel, bir de yazıt çıktı. Tüm bunlar bizi epey heyecanlandırdı.
Aslında yalnızca bizi değil arkeoloji topluluğunu da heyecanlandırdı. Zira Karya bölgesinin eksik olan arkaik periyot heykeltıraşlığının fazlaca kıymetli iki halkasını ve bir de Helenistik periyoda tarihlenen bir yazıtı burada gün yüzüne çıkardık.”
“Aslanlı heykellerin eşi gibisi yok”
Kızıl, yaklaşık 2 bin 500 yıllık olduğu düşünülen heykellere “kuros” ismi verildiğini belirtti.”Ayakta duran genç erkek” manasına gelen kuros heykellerinin kökenlerinin Mısır, Fenike ve Asur olduğunu lisana getiren Kızıl, şunları kaydetti:”Euromos’ta ele geçen iki kurosun biri çıplak, biri zırh ve kısa etek giysili. Zırh deriden yapılmış ve her iki heykelin elinde de aslan yer alması dikkat alımlı. Aslan ikonografik olarak hayli değerli ve şimdiye kadar yaptığımız araştırmalarda her iki heykelin de birebir benzerini bulamadık.
Tapınağı eski ihtişamına kavuşturma amacı
Bilhassa çıplak olanın elinde aslan bulunması, hatta daha da değerlisi sol bacağının üzerinde 4 satırdan oluşan Karca bir yazıtın yer alması, bunun bir adak heykeli olduğunu gösteriyor. Aslanla bir arada betimlenmiş olması bunun büyük olasılıkla Apollo olduğunu gösteriyor. Bu bizim için fazlaca değerli. Kuroslarla olan çalışmalarımız devam ediyor.”Kazı çalışmalarında bulunan Helenistik periyoda ilişkin yazıtın da Karya tarihi için hayli kıymetli sonuçlar doğuracak nitelikte olduğunu, tarihin bilinmeyen sayfalarını aydınlatmasını beklediklerini vurgulayan Kızıl, yazıtın tahlili için çalışmaların sürdüğünü bildirdi.
Tapınak ve yapıtların insanlığın ortak mirası olduğuna işaret eden Kızıl, öncelikli amaçlarının Zeus Lepsynos Tapınağı’nı onarımla eski ihtişamına kavuşturmak olduğunu vurguladı.Yaşanan gelişmelerin kültür turizmi için de epey sevindirici olduğunu belirten Kızıl, çalışmalarda kendilerine takviye veren Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Türk Tarih Kurumu, Muğla Valiliği ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesine teşekkür etti.