Vitra
New member
Kılıçdaroğlu: Erdoğan yangın bölgesine gidiyor, suikast olur diye helikopterler indiriliyor CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, canlı yayınında Muharrem Sarıkaya, Nagehan Alçı ve Kürşad Oğuz’un sorularını yanıtladı. “Yangınlarda sorumluluk kimin” tartışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, şöyleki konuştu:
“Bunları sormak ne vakitten beri kutuplaştırma oldu?”
Ortada bir kutuplaşma falan yok aslında. Bir tarafta ‘niçin bu vaktinde tedbir almadınız’ diye soru sorulduğunda, ‘neden bana bu soruyu soruyorsunuz yahu?’ diyenler.
İkincisi, ‘niçin kâfi değil sizin yangın söndürme filonuz’ denildiğinde, kimisi ‘Uçaklar geliyor’, kimisi ‘Envanterimizde bu biçimde bir uçak yok’, öbürü ‘Yeteri kadar uçağımız var’, bir oburu Türk Hava Kurumu’nda ‘Uçaklar büsbütün pert oldu, orada uçak yok’, gerisinden Türk Hava Kurumu yetkilileri, ‘Hayır bizim orada helikopterimiz uçağımız var ancak Orman Genel Müdürlüğü’ne tahsis ettik. Nereye istiyorsa oraya gönderiyoruz’ diyor. Kendi ortasında kaos, kendi ortasında telaffuz birliği sağlayamayan bir iktidarla karşı karşıyayız.
niye vaktinde tedbir almadınız?’ sorusunu bizim sorma hakkımız var. Yetkililere, uzmanlara sordum. ‘176 yerde yangın çıktı, THK uçaklarıyla 176 yerdeki yangını biz söndürdük birçok kişinin haberi bile olmadı, İstanbul, İzmir, Çanakkale ve Edremit’te 4’er uçağımız havaalanlarında bekliyordu’ dediler.
Köylerde Orman Genel Müdürlüğü, orman köylülerinden mükellefler seçiyordu her yılın başında. Son 2 yıldır bu da yok. İhale yapıyorlar, ihaleye Türk Hava Kurumu’nu ihale dışı tutuyorlar, özel bir şartname geliştiriyorlar, Türk Hava Kurumu mecburen pilotları göndermek zorunda kalıyor. Uçaklar hangarlarda kalıyor. Bunları sormak ne vakitten beri kutuplaştırma oldu?”
Orman Bakanı’nı eleştirdi
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin “Türk Hava Kurumu’na son 10-15 yılda 150-200 milyon ödeme yaptık Türk Hava Kurumu’na” ve THK Kayyum Heyeti Lideri Cenap Aşçı’nın “6 uçak için 4 milyon dolara gereksinimimiz var” açıklamalarını kıymetlendiren Kılıçdaroğlu, “Orman Bakanı’nın ormandan haberi yok. Konuşması gereken Orman Genel Müdürü. Orman Genel Müdürü’nün hiç konuştuğunu gördünüz mü? Orman Genel Müdürlüğü bakanlıktan daha bağımsız bir yapıya sahip, başka bir bütçesi var. niye engellendi, niye yeteri kadar ödenek verilmedi bunun da sorgulanması lazım” dedi.
Kılıçdaroğlu, Orman Kanunu’ndan örnekler vererek, kelamlarına şu biçimde devam etti:
“Hiç kimsenin tartışmadığı bir şeyden kelam edeceğim. Orman Kanunu’ndan… Orman Kanunu’nu okuduğum vakit, Türkiye, bu devlet hakikaten büyük bir devlet, hakikaten hoş yasalar yapmış.
Yangınla ilgili bizim belediyelerimizi suçladılar… Yangın ormanda çıkmış sen bunu bilmiyor musun? Bizim belediyelerimiz bütün arazözlerini alana göndermişler. İzmir’den, Denizli’den, Gaziantep’ten tutun…
Orman yangınlarının söndürülmesi’ kanununda, ‘Hemen yangın çıkarsa derhal en yakın muhtarlığa, jandarmaya, mülki amirlerine derhal haber verin. Bu haberi verirken kullandığınız telefon, telgraf için asla fiyat ödemeyeceksiniz’ diyor.”
“Fazla mesai ödememek için istasyonlarda adam yok”
“Ayrıca ‘Cumhurbaşkanı da ruhsat almak suretiyle her an telsiz alabilirsiniz, istasyonlarda kurabilirsiniz’ diyor. İstasyonlarda adam yok son 2 yıldır. Fazla mesai yok. Niçin yok biliyor musunuz? Fazla mesai ödememek için. Para yok zira. Bütçesini kestiler.
Maddede, ‘Orman yönetimi, orman yangınlarını önlemek ve söndürmek amacıyla her türlü hizmeti yapar ve yaptırır’ diyor. Demek ki orman yönetimi sorumlu. Orman yönetiminin üstüne düşen bakılırsav yaptırılmadı.
‘Orman yangınlarında kullanılan bütün araçların akaryakıt masraflarını Orman Genel Müdürlüğü karşılar’ diyor. Siz Orman Genel Müdürlüğü’nün bütçesini kısarsanız nasıl karşılayacaklar bunları?
Uyumu mahallinin en büyük mülki idari amiri, yani vali yapar, bakan uyum yapamaz diyor bu yasaya nazaran. Bakanın orada ne işi var? Bakan orada, valinin eli kolu bağlı. Bakan orada diye vali, CHP’li büyükşehir belediye liderini davet bile edemiyor endişeden.”
“Erdoğan yangın bölgesine gitti, suikast olur diye helikopteri indirdiler”
Devlet yetkililerinin yangın bölgesine gittiğinde hizmetlerin aksamaması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Erdoğan da gitti, itfaiye aracını bile beklettiler. Uçakları havada beklettiler. Helikopterleri indirdiler. Hiç kimse çıkmayacak, Erdoğan’ın uçağı var, suikast olur diye. Ormanlar cayır cayır yanıyor, gitme kardeşim bu biçimde! Ben bunları söylemek zorundayım” tabirlerini kullandı.
İdari amirliklerin mahallî idarelerle uyumuna değinen Kılıçdaroğlu, “Muğla ve Antalya’da büyük yangın oldu. Antalya’da Büyükşehir Belediye Lideri, vali beyefendiye telefon açıp kriz merkezine davet ediyor. Lakin Muğla Valisi, Muğla Büyükşehir Belediye Lideri’ni davet etmekten korkuyor İçişleri Bakanı orada diye. Devletin kuvvetli kanunları var lakin dağılmış bir vaziyette. Zira işin ehli yok” halinde konuştu.
“Türk Hava Kurumu’nda bu iktidar periyodunda büyük yolsuzluklar var”
Türk Hava Kurumu ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, kelamlarına şu biçimde devam etti:
“Türk Hava Kurumu bu toplumun göz bebeğidir. Türk Hava Kurumu’nu bu duruma kim getirdi? Bu sorunun karşılığını bulmak durumundayız. Bugüne kadar muvaffakiyetle vazife yapan bu kurumu nasıl bu noktaya, kim getirdi?
Sayın Bülent Arınç da ‘Türk Hava Kurumu bu hale nasıl geldi, birisi denetlesin diyor. O da görüyor. bu biçimde bir rezalet Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç yaşanmadı. Bu kadar büyük bir alan yakılmadı, yanmadı.
Türk Hava Kurumu’nda bu iktidar periyodunda büyük yolsuzluklar var. 80 milyon dolar kredi almışlar. Türk Hava Kurumu’nun hangi geliri var? 80 milyon dolar nereye harcandı, bilen, denetleyen, tedbir alan var mı?”
“Hükümetin yetersizliği, vatandaşı isyan ettirdi”
Toplumsal medyada Türkiye’deki yangınlar için dışarıya yapılan yardım davetleri hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, “Hükümetin yetersizliği, vatandaşı isyan ettirdi” diyerek, “Koskoca, devasa, bölgesinin en kuvvetli devletini aciz duruma sokan sarayda oturan kişidir. Orman yangınlarını söndürecek bütün kurumlar varken o kurumlar felç etti…Kalkmışlar Türkiye’de kutuplaşma var diyorlar. Ne kutuplaşması? Bir beceriksizlik var, bu beceriksizlik lisana getiriliyor” tabirlerini kullandı.
“Kutuplaştırmaya yaratan iktidarın kendisi” diyen Kılıçdaroğlu, “Devletin kurumları hangi gazetelere ve televizyonlara ilan veriyor?” diye sordu.
Kılıçdaroğlu, THK’nın durumu da “Eğer Türk Hava Kurumu’na vereceğiniz paraya birisi göz dikmişse, onun istediği üzere bir şartname hazırlıyorsanız, Türk Hava Kurumu’nu devre dışı bırakıp parayı oraya veriyorsanız orayı batırırsınız. İşin özü budur. Cumhuriyetin kurumlarında intikam alıyorlar” sözleriyle özetledi.
“Dış politikayı 180 derece değiştireceğim”
Mülteci mevzusuyla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Bu dış politikayı 180 derece değiştireceğim. Bu dış siyaset Türkiye’ye, bölgeye, Avrupa’ya, dünyaya, en epey da bizim insanımıza ziyan veriyor” dedi ve şöyleki devam etti:
“Orta Doğu’ya barışı ve huzuru götüreceğim. Orta Doğu’ya barışı ve huzuru getirmek ortasında bir projemiz var; Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı’nı kuracağız.
Türkiye, Irak, İran, Suriye 4 ana aktör. Ayrıyeten başka aktörler Mısır, İsrail de katılacak. Biz Orta Doğu’ya barışı ve huzuru getireceğiz.
Orta Doğu, Müslüman kanının aktığı bir bölge değil, Müslümanların barış ve huzur ortasında yaşadığı bir bölge olacak. Hükümran güçlerin orada at koşturmasını, silah satmasını hakikat bulmuyorum.
Halimizi açık, net koyacağız. Gittiler oraya burunlarını soktular. Suriye’yi karıştırdılar. Yalnızca bize gelen 3.6 milyon Suriyeli var. Biz barışı sağlayacağız.
Hiç kimse minimum fiyatın yarısıyla burada dilenci pozisyonuna düşmek istemez. Ben Avrupalı yetkililere söylemiş oldum. elbette (Suriyeli sığınmacıların) yüzde yüzü gitmeyecek.
Günün 8-10 saati çalışan, taban fiyatın yarısıyla gelir elde eden, sigorta primi ödenmeyen bu insanları kendi ülkelerine mesken sahibi yaptığınız vakit, okuluna gittiği vakit, oraya fabrikalar kurduğunuz vakit çözülür.”
“İlk iş Suriye’de büyükelçilik açacağız”
“bununla birlikte Gaziantep’teki iş erkeklerina diyeceğiz ki, ‘Bütün fabrikalardan birer fabrika da orada (Suriye’de) yapacaksınız.’ Emin olun 1 yıl ortasında bütün fabrikalar orada olur.
(Suriyeliler) İstekli olarak dönmeyi isteyecekler burada aç gezeceklerine. Biz orada o insanların hayatını teminat altına almak zorundayız. Birinci yapacağımız işlerden birisi Suriye’de büyükelçiliğimizi açacağız. Burada da açacağız. Diplomatik alakaları kuracağız.”
Suriyelilere seslendi: Hiç huzursuz olmasınlar, ırkçılık kelam konusu değil
Suriyeliler sığınmacılara, “Hiç tedirginlik ortasında olmasınlar” diye seslenen Kılıçdaroğlu, şu sözleri kullandı:
“Irkçılık kelam konusu değil. Herkese daha düzgün bir ömür standardı sağlayacağız. Suriye’de sağlayacağız, herkese.
Bize turist olarak gelsinler. Boğazı, Konya’yı, Antalya’yı gezsinler. Bu hem de Orta Doğu coğrafyasında önemli bir ekonomik büyüme ve kalkınma demektir.
Bizim iş dünyamız Irak’ı da her yeri de ayağa kaldırır. İş dünyamızı nazaranceksiniz. Suriye’de de kişi başına gelir hayli artacak, Türkiye’de de artacak.
Suriye’deki beşerler da biz de rahat yaşayacağız. Orada da demokrasi, bizde de demokrasi olacak.”
“Erdoğan, Bıden ile görüşmesinde neyi saklıyor?”
ABD Lideri Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesiyle ilgili Kılıçdaroğlu, şunları söylemiş oldu:
“Cumhurbaşkanı gidiyor, yanına diplomasiyle hiç ilgisi olmayan birisini getiriyor. Biden ile konuşuyor. Dışişleri Bakanlığı ortada yok. Niçin yok? Erdoğan’ın, Türkiye Cumhuriyeti devletinden gizlediği nedir? Neyi saklıyor? Benim bilmeye hakkım var.
Sen bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsan, yaptığın her görüşmenin tutanakları Dışişleri Bakanlığı’nda olmak zorundadır. Yaptığın her toplantıda orada en azından büyükelçilikten birisi olmak zorundadır.
Gerisinden Amerikalılar açıklama yapıyor, biz oradan öğreniyoruz. Gelecekler (Afgan göçmenler). 2 bin kilometreyi aşacaklar. Afganistan’ı, İran’ı geçecekler. Türkiye’ye gelip 3. dünya ülkesinde bekleyecekler. Buradan Amerikalılar seçecek, istediklerini götürecek. Bekledim bir açıklama gelsin. Dışişleri’nden ve Erdoğan’dan açıklama yok.”
“Askerlik çağında Afganlar TIR’larla geliyor”
Suriye’den gelen göçmenlerin savaştan geldiğini, bayan, çocuk, yaşlı, ergenlerden oluştuğunu, Afganistan’dan gelenlerin büsbütün askerlik yapmış yahut o çağda olanlar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Buraya TIR’larla geliyorlar” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Dünyada bizim kadar kapsamlı ve sağlıklı işleyen bir göç idaresi göstersinler adımı değiştireyim” kelamlarına değinen Kılıçdaroğlu, “Adını değiştir kardeşim. Bu kadar Afgan geliyorsa sen ismini değiştir” diye seslendi.
Tanju Özcan açıklaması: bu biçimde bir teklif hakikat değil
Bolu Belediye Lideri Tanju Özcan’ın yabancı uyruklulara ‘zamlı su’ önerisi ve göçmenlere yönelik açıklamalarına da değinen Kılıçdaroğlu, şu tabirleri kullandı:
“hiç bir vakit ırkçılığı kabul etmeyiz. herkesin başımızın üzerinde yeri vardır. Sığınmacıların Türkiye coğrafyasında dağılmasının bir mantığı yok.
Bir yerde alır, denetim altında tutarsınız. Tanju Özcan bulunduğu bölgenin politik iklimi ortasında o denli bir şey söylemiş olabilir. ‘CHP’nin siyaseti yoktur’ demek yanlıştır.
Ben Bolu Belediye Meclisi’nde o denli bir sonucun çıkacağını sanmıyorum. bu biçimde bir teklif gerçek değil. Kimseyi susuz ve aç bırakamazsınız. Yalnızca insanı değil, hiç bir canlıyı susuz ve aç bırakamazsınız.”
“Bunları sormak ne vakitten beri kutuplaştırma oldu?”
Ortada bir kutuplaşma falan yok aslında. Bir tarafta ‘niçin bu vaktinde tedbir almadınız’ diye soru sorulduğunda, ‘neden bana bu soruyu soruyorsunuz yahu?’ diyenler.
İkincisi, ‘niçin kâfi değil sizin yangın söndürme filonuz’ denildiğinde, kimisi ‘Uçaklar geliyor’, kimisi ‘Envanterimizde bu biçimde bir uçak yok’, öbürü ‘Yeteri kadar uçağımız var’, bir oburu Türk Hava Kurumu’nda ‘Uçaklar büsbütün pert oldu, orada uçak yok’, gerisinden Türk Hava Kurumu yetkilileri, ‘Hayır bizim orada helikopterimiz uçağımız var ancak Orman Genel Müdürlüğü’ne tahsis ettik. Nereye istiyorsa oraya gönderiyoruz’ diyor. Kendi ortasında kaos, kendi ortasında telaffuz birliği sağlayamayan bir iktidarla karşı karşıyayız.
niye vaktinde tedbir almadınız?’ sorusunu bizim sorma hakkımız var. Yetkililere, uzmanlara sordum. ‘176 yerde yangın çıktı, THK uçaklarıyla 176 yerdeki yangını biz söndürdük birçok kişinin haberi bile olmadı, İstanbul, İzmir, Çanakkale ve Edremit’te 4’er uçağımız havaalanlarında bekliyordu’ dediler.
Köylerde Orman Genel Müdürlüğü, orman köylülerinden mükellefler seçiyordu her yılın başında. Son 2 yıldır bu da yok. İhale yapıyorlar, ihaleye Türk Hava Kurumu’nu ihale dışı tutuyorlar, özel bir şartname geliştiriyorlar, Türk Hava Kurumu mecburen pilotları göndermek zorunda kalıyor. Uçaklar hangarlarda kalıyor. Bunları sormak ne vakitten beri kutuplaştırma oldu?”
Orman Bakanı’nı eleştirdi
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin “Türk Hava Kurumu’na son 10-15 yılda 150-200 milyon ödeme yaptık Türk Hava Kurumu’na” ve THK Kayyum Heyeti Lideri Cenap Aşçı’nın “6 uçak için 4 milyon dolara gereksinimimiz var” açıklamalarını kıymetlendiren Kılıçdaroğlu, “Orman Bakanı’nın ormandan haberi yok. Konuşması gereken Orman Genel Müdürü. Orman Genel Müdürü’nün hiç konuştuğunu gördünüz mü? Orman Genel Müdürlüğü bakanlıktan daha bağımsız bir yapıya sahip, başka bir bütçesi var. niye engellendi, niye yeteri kadar ödenek verilmedi bunun da sorgulanması lazım” dedi.
Kılıçdaroğlu, Orman Kanunu’ndan örnekler vererek, kelamlarına şu biçimde devam etti:
“Hiç kimsenin tartışmadığı bir şeyden kelam edeceğim. Orman Kanunu’ndan… Orman Kanunu’nu okuduğum vakit, Türkiye, bu devlet hakikaten büyük bir devlet, hakikaten hoş yasalar yapmış.
Yangınla ilgili bizim belediyelerimizi suçladılar… Yangın ormanda çıkmış sen bunu bilmiyor musun? Bizim belediyelerimiz bütün arazözlerini alana göndermişler. İzmir’den, Denizli’den, Gaziantep’ten tutun…
Orman yangınlarının söndürülmesi’ kanununda, ‘Hemen yangın çıkarsa derhal en yakın muhtarlığa, jandarmaya, mülki amirlerine derhal haber verin. Bu haberi verirken kullandığınız telefon, telgraf için asla fiyat ödemeyeceksiniz’ diyor.”
“Fazla mesai ödememek için istasyonlarda adam yok”
“Ayrıca ‘Cumhurbaşkanı da ruhsat almak suretiyle her an telsiz alabilirsiniz, istasyonlarda kurabilirsiniz’ diyor. İstasyonlarda adam yok son 2 yıldır. Fazla mesai yok. Niçin yok biliyor musunuz? Fazla mesai ödememek için. Para yok zira. Bütçesini kestiler.
Maddede, ‘Orman yönetimi, orman yangınlarını önlemek ve söndürmek amacıyla her türlü hizmeti yapar ve yaptırır’ diyor. Demek ki orman yönetimi sorumlu. Orman yönetiminin üstüne düşen bakılırsav yaptırılmadı.
‘Orman yangınlarında kullanılan bütün araçların akaryakıt masraflarını Orman Genel Müdürlüğü karşılar’ diyor. Siz Orman Genel Müdürlüğü’nün bütçesini kısarsanız nasıl karşılayacaklar bunları?
Uyumu mahallinin en büyük mülki idari amiri, yani vali yapar, bakan uyum yapamaz diyor bu yasaya nazaran. Bakanın orada ne işi var? Bakan orada, valinin eli kolu bağlı. Bakan orada diye vali, CHP’li büyükşehir belediye liderini davet bile edemiyor endişeden.”
“Erdoğan yangın bölgesine gitti, suikast olur diye helikopteri indirdiler”
Devlet yetkililerinin yangın bölgesine gittiğinde hizmetlerin aksamaması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Erdoğan da gitti, itfaiye aracını bile beklettiler. Uçakları havada beklettiler. Helikopterleri indirdiler. Hiç kimse çıkmayacak, Erdoğan’ın uçağı var, suikast olur diye. Ormanlar cayır cayır yanıyor, gitme kardeşim bu biçimde! Ben bunları söylemek zorundayım” tabirlerini kullandı.
İdari amirliklerin mahallî idarelerle uyumuna değinen Kılıçdaroğlu, “Muğla ve Antalya’da büyük yangın oldu. Antalya’da Büyükşehir Belediye Lideri, vali beyefendiye telefon açıp kriz merkezine davet ediyor. Lakin Muğla Valisi, Muğla Büyükşehir Belediye Lideri’ni davet etmekten korkuyor İçişleri Bakanı orada diye. Devletin kuvvetli kanunları var lakin dağılmış bir vaziyette. Zira işin ehli yok” halinde konuştu.
“Türk Hava Kurumu’nda bu iktidar periyodunda büyük yolsuzluklar var”
Türk Hava Kurumu ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, kelamlarına şu biçimde devam etti:
“Türk Hava Kurumu bu toplumun göz bebeğidir. Türk Hava Kurumu’nu bu duruma kim getirdi? Bu sorunun karşılığını bulmak durumundayız. Bugüne kadar muvaffakiyetle vazife yapan bu kurumu nasıl bu noktaya, kim getirdi?
Sayın Bülent Arınç da ‘Türk Hava Kurumu bu hale nasıl geldi, birisi denetlesin diyor. O da görüyor. bu biçimde bir rezalet Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç yaşanmadı. Bu kadar büyük bir alan yakılmadı, yanmadı.
Türk Hava Kurumu’nda bu iktidar periyodunda büyük yolsuzluklar var. 80 milyon dolar kredi almışlar. Türk Hava Kurumu’nun hangi geliri var? 80 milyon dolar nereye harcandı, bilen, denetleyen, tedbir alan var mı?”
“Hükümetin yetersizliği, vatandaşı isyan ettirdi”
Toplumsal medyada Türkiye’deki yangınlar için dışarıya yapılan yardım davetleri hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, “Hükümetin yetersizliği, vatandaşı isyan ettirdi” diyerek, “Koskoca, devasa, bölgesinin en kuvvetli devletini aciz duruma sokan sarayda oturan kişidir. Orman yangınlarını söndürecek bütün kurumlar varken o kurumlar felç etti…Kalkmışlar Türkiye’de kutuplaşma var diyorlar. Ne kutuplaşması? Bir beceriksizlik var, bu beceriksizlik lisana getiriliyor” tabirlerini kullandı.
“Kutuplaştırmaya yaratan iktidarın kendisi” diyen Kılıçdaroğlu, “Devletin kurumları hangi gazetelere ve televizyonlara ilan veriyor?” diye sordu.
Kılıçdaroğlu, THK’nın durumu da “Eğer Türk Hava Kurumu’na vereceğiniz paraya birisi göz dikmişse, onun istediği üzere bir şartname hazırlıyorsanız, Türk Hava Kurumu’nu devre dışı bırakıp parayı oraya veriyorsanız orayı batırırsınız. İşin özü budur. Cumhuriyetin kurumlarında intikam alıyorlar” sözleriyle özetledi.
“Dış politikayı 180 derece değiştireceğim”
Mülteci mevzusuyla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Bu dış politikayı 180 derece değiştireceğim. Bu dış siyaset Türkiye’ye, bölgeye, Avrupa’ya, dünyaya, en epey da bizim insanımıza ziyan veriyor” dedi ve şöyleki devam etti:
“Orta Doğu’ya barışı ve huzuru götüreceğim. Orta Doğu’ya barışı ve huzuru getirmek ortasında bir projemiz var; Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı’nı kuracağız.
Türkiye, Irak, İran, Suriye 4 ana aktör. Ayrıyeten başka aktörler Mısır, İsrail de katılacak. Biz Orta Doğu’ya barışı ve huzuru getireceğiz.
Orta Doğu, Müslüman kanının aktığı bir bölge değil, Müslümanların barış ve huzur ortasında yaşadığı bir bölge olacak. Hükümran güçlerin orada at koşturmasını, silah satmasını hakikat bulmuyorum.
Halimizi açık, net koyacağız. Gittiler oraya burunlarını soktular. Suriye’yi karıştırdılar. Yalnızca bize gelen 3.6 milyon Suriyeli var. Biz barışı sağlayacağız.
Hiç kimse minimum fiyatın yarısıyla burada dilenci pozisyonuna düşmek istemez. Ben Avrupalı yetkililere söylemiş oldum. elbette (Suriyeli sığınmacıların) yüzde yüzü gitmeyecek.
Günün 8-10 saati çalışan, taban fiyatın yarısıyla gelir elde eden, sigorta primi ödenmeyen bu insanları kendi ülkelerine mesken sahibi yaptığınız vakit, okuluna gittiği vakit, oraya fabrikalar kurduğunuz vakit çözülür.”
“İlk iş Suriye’de büyükelçilik açacağız”
“bununla birlikte Gaziantep’teki iş erkeklerina diyeceğiz ki, ‘Bütün fabrikalardan birer fabrika da orada (Suriye’de) yapacaksınız.’ Emin olun 1 yıl ortasında bütün fabrikalar orada olur.
(Suriyeliler) İstekli olarak dönmeyi isteyecekler burada aç gezeceklerine. Biz orada o insanların hayatını teminat altına almak zorundayız. Birinci yapacağımız işlerden birisi Suriye’de büyükelçiliğimizi açacağız. Burada da açacağız. Diplomatik alakaları kuracağız.”
Suriyelilere seslendi: Hiç huzursuz olmasınlar, ırkçılık kelam konusu değil
Suriyeliler sığınmacılara, “Hiç tedirginlik ortasında olmasınlar” diye seslenen Kılıçdaroğlu, şu sözleri kullandı:
“Irkçılık kelam konusu değil. Herkese daha düzgün bir ömür standardı sağlayacağız. Suriye’de sağlayacağız, herkese.
Bize turist olarak gelsinler. Boğazı, Konya’yı, Antalya’yı gezsinler. Bu hem de Orta Doğu coğrafyasında önemli bir ekonomik büyüme ve kalkınma demektir.
Bizim iş dünyamız Irak’ı da her yeri de ayağa kaldırır. İş dünyamızı nazaranceksiniz. Suriye’de de kişi başına gelir hayli artacak, Türkiye’de de artacak.
Suriye’deki beşerler da biz de rahat yaşayacağız. Orada da demokrasi, bizde de demokrasi olacak.”
“Erdoğan, Bıden ile görüşmesinde neyi saklıyor?”
ABD Lideri Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesiyle ilgili Kılıçdaroğlu, şunları söylemiş oldu:
“Cumhurbaşkanı gidiyor, yanına diplomasiyle hiç ilgisi olmayan birisini getiriyor. Biden ile konuşuyor. Dışişleri Bakanlığı ortada yok. Niçin yok? Erdoğan’ın, Türkiye Cumhuriyeti devletinden gizlediği nedir? Neyi saklıyor? Benim bilmeye hakkım var.
Sen bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsan, yaptığın her görüşmenin tutanakları Dışişleri Bakanlığı’nda olmak zorundadır. Yaptığın her toplantıda orada en azından büyükelçilikten birisi olmak zorundadır.
Gerisinden Amerikalılar açıklama yapıyor, biz oradan öğreniyoruz. Gelecekler (Afgan göçmenler). 2 bin kilometreyi aşacaklar. Afganistan’ı, İran’ı geçecekler. Türkiye’ye gelip 3. dünya ülkesinde bekleyecekler. Buradan Amerikalılar seçecek, istediklerini götürecek. Bekledim bir açıklama gelsin. Dışişleri’nden ve Erdoğan’dan açıklama yok.”
“Askerlik çağında Afganlar TIR’larla geliyor”
Suriye’den gelen göçmenlerin savaştan geldiğini, bayan, çocuk, yaşlı, ergenlerden oluştuğunu, Afganistan’dan gelenlerin büsbütün askerlik yapmış yahut o çağda olanlar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Buraya TIR’larla geliyorlar” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Dünyada bizim kadar kapsamlı ve sağlıklı işleyen bir göç idaresi göstersinler adımı değiştireyim” kelamlarına değinen Kılıçdaroğlu, “Adını değiştir kardeşim. Bu kadar Afgan geliyorsa sen ismini değiştir” diye seslendi.
Tanju Özcan açıklaması: bu biçimde bir teklif hakikat değil
Bolu Belediye Lideri Tanju Özcan’ın yabancı uyruklulara ‘zamlı su’ önerisi ve göçmenlere yönelik açıklamalarına da değinen Kılıçdaroğlu, şu tabirleri kullandı:
“hiç bir vakit ırkçılığı kabul etmeyiz. herkesin başımızın üzerinde yeri vardır. Sığınmacıların Türkiye coğrafyasında dağılmasının bir mantığı yok.
Bir yerde alır, denetim altında tutarsınız. Tanju Özcan bulunduğu bölgenin politik iklimi ortasında o denli bir şey söylemiş olabilir. ‘CHP’nin siyaseti yoktur’ demek yanlıştır.
Ben Bolu Belediye Meclisi’nde o denli bir sonucun çıkacağını sanmıyorum. bu biçimde bir teklif gerçek değil. Kimseyi susuz ve aç bırakamazsınız. Yalnızca insanı değil, hiç bir canlıyı susuz ve aç bırakamazsınız.”