Vitra
New member
DÜZGÜN Parti’den ‘Gezi’ reaksiyonu: Tasalarımız derinleşmiştir YETERLİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, Seyahat Parkı davasında verilen kararlara reaksiyon gösterdi. Poyraz’ın mevzuyla ilgili yaptığı yazılı açıklama şöyleki:
‘Tarihe not düşüyoruz’
“Türk Silahlı Kuvvetleriyle, Emniyet teşkilatıyla, istihbarat üniteleriyle, tarafsız ve bağımsız yargısıyla ve öbür tüm kurumlarıyla uzun senelera sari ‘Terörle Uğraş Deneyimi’ olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm bu deneyimlerine karşın; 2013 yılından bugüne kadar yani 9 yıl sonunda soruşturma ve kovuşturmada mahkeme fakat dün bir karar verebilmiştir. Hakikaten; tüm Türkiye’nin gözleri önünde ve yakından takip ettiği ‘Gezi’ sürecinin vatandaşlarımızın etraf hassaslığı ile ortaya koydukları bir demokratik reaksiyon olduğu, devrin iktidarının gözbebeği olarak koruma edip, ne istedilerse verdiği FETÖ mensubu emniyet, mülki yönetim ve yargı mensupları ile terör örgütleri tarafınca enfekte edildiği gerçeğinin göz gerisi edilmesini, periyodun FETÖ’cü emniyet, yargı ve mülki yönetim amirlerinin ise bu süreçten vareste tutulmasını da tarihe not düşüyoruz.
‘Endişelerimiz derinleşmiştir’
Kamuoyuna açık kaynaklardan alınan bilgiler ışığında mahkeme tarafınca 9 yıl daha sonra o denli bir karar verilmiştir ki; daha evvel ‘Hükümeti Devirmeye Kalkışmak’ hatasından beraat sonucu alan kuşkulu Müebbet Mahpus Cezası ile cezalandırılmış, beraat sonucu aldıktan daha sonrasında ‘casusluk’ kabahatinden tutuklanan tıpkı kuşkulu ‘casusluk’ cürmünden beraat etmiştir. Yargılamayı yapan heyetten bir üyenin tane tane yazdığı muhalefet şerhini okuduğumuzda ise adalet hissine, vicdana, hukuka ve ülkemizin düşürüldüğü duruma ait kaygılarımız derinleşmiştir.
‘Muhalefet şerhindeki konular hakikat ise…’
sonucu veren heyetin gerekçeli sonucunı görmeden, kanıtlar ve değerlendirmeyi okumadan lehe ve aleyhe manşetler üzerinden ithamda bulunmak olağan olarak yanlışsız değildir. Lakin medyaya yansıyan muhalefet şerhindeki konular gerçek ise; yargının tarafsız ve bağımsızlığına müdahaleden daha da ötesi şahsen yargılamayı yapan yargı mensuplarının, muhakeme yetki ve yeteneklerini terk ettikleri manasına gelir ki, bu daha da vahim bir durumu ortaya koymaktadır. Fakat, İstinaf, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM süreçleri vardır. Hukuka, adalete, yargının bağımsız ve tarafsızlığına inanan ve mesleksel duruşlarını hatta hayatlarını buna hasretmiş yargıçların bu biçimde bir sonucu objektif bir biçimde değerlendireceklerine olan umudumuz ve inancımız devam etmektedir.”
‘Tarihe not düşüyoruz’
“Türk Silahlı Kuvvetleriyle, Emniyet teşkilatıyla, istihbarat üniteleriyle, tarafsız ve bağımsız yargısıyla ve öbür tüm kurumlarıyla uzun senelera sari ‘Terörle Uğraş Deneyimi’ olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm bu deneyimlerine karşın; 2013 yılından bugüne kadar yani 9 yıl sonunda soruşturma ve kovuşturmada mahkeme fakat dün bir karar verebilmiştir. Hakikaten; tüm Türkiye’nin gözleri önünde ve yakından takip ettiği ‘Gezi’ sürecinin vatandaşlarımızın etraf hassaslığı ile ortaya koydukları bir demokratik reaksiyon olduğu, devrin iktidarının gözbebeği olarak koruma edip, ne istedilerse verdiği FETÖ mensubu emniyet, mülki yönetim ve yargı mensupları ile terör örgütleri tarafınca enfekte edildiği gerçeğinin göz gerisi edilmesini, periyodun FETÖ’cü emniyet, yargı ve mülki yönetim amirlerinin ise bu süreçten vareste tutulmasını da tarihe not düşüyoruz.
‘Endişelerimiz derinleşmiştir’
Kamuoyuna açık kaynaklardan alınan bilgiler ışığında mahkeme tarafınca 9 yıl daha sonra o denli bir karar verilmiştir ki; daha evvel ‘Hükümeti Devirmeye Kalkışmak’ hatasından beraat sonucu alan kuşkulu Müebbet Mahpus Cezası ile cezalandırılmış, beraat sonucu aldıktan daha sonrasında ‘casusluk’ kabahatinden tutuklanan tıpkı kuşkulu ‘casusluk’ cürmünden beraat etmiştir. Yargılamayı yapan heyetten bir üyenin tane tane yazdığı muhalefet şerhini okuduğumuzda ise adalet hissine, vicdana, hukuka ve ülkemizin düşürüldüğü duruma ait kaygılarımız derinleşmiştir.
‘Muhalefet şerhindeki konular hakikat ise…’
sonucu veren heyetin gerekçeli sonucunı görmeden, kanıtlar ve değerlendirmeyi okumadan lehe ve aleyhe manşetler üzerinden ithamda bulunmak olağan olarak yanlışsız değildir. Lakin medyaya yansıyan muhalefet şerhindeki konular gerçek ise; yargının tarafsız ve bağımsızlığına müdahaleden daha da ötesi şahsen yargılamayı yapan yargı mensuplarının, muhakeme yetki ve yeteneklerini terk ettikleri manasına gelir ki, bu daha da vahim bir durumu ortaya koymaktadır. Fakat, İstinaf, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM süreçleri vardır. Hukuka, adalete, yargının bağımsız ve tarafsızlığına inanan ve mesleksel duruşlarını hatta hayatlarını buna hasretmiş yargıçların bu biçimde bir sonucu objektif bir biçimde değerlendireceklerine olan umudumuz ve inancımız devam etmektedir.”