Vitra
New member
Acı eşiği 14 TL: Müdahaleler de deva olmuyor; iktidar köşeye sıkıştı “Merkez Bankası acı eşiği 14 TL”. Geçen hafta, Merkez Bankası’nın döviz satarak kura müdahale ettiği gün halktv.com.tr’de birinci yazımda bu biçimde demiştim.
Banka bugün (Cuma günü) bir kere daha dolar 14 TL’ye yaklaşınca döviz satarak kura müdahale etti. Sonuç? Sıfıra sıfır elde var sıfır. Geçen hafta birinci müdahaleyle 12.50’lere kadar gevşeyen dolar, saatler ortasında bir daha 13.30 TL’lere yükselmişti. Bugün de birebiri oldu. Merkez Bankası’nın döviz satışıyla 13.70’lere kadar gerileyen kur neredeyse dakikalar ortasında bir daha 13.90’a yükseldi.
Tablo net:
Merkez Bankası doların 14 TL’yi geçmesini istemiyor.
Piyasa bunu anladı, 14 TL’ye çalışıyor. Dolar 14 TL’ye yaklaştığında Merkez Bankası’ndan müdahale geliyor. Müdahaleler alım fırsatı yaratıyor: Düştüğü yerden dolar al, kısa mühlet daha sonra yükselince sat, taş atıp kolunu yormadan para kazan. Çakallara gün doğdu…
Merkez Bankası’nın “şakkadanak” sattığı yüz milyonlarca doların işe yaramadığı ortada. Geriye ne kaldı? Merkez Bankası ve iktisat idaresi dolardaki tırmanışı durdurmak için diğer ne yapabilir?
İngiliz bankası Barclays Türkiye iktisadıyla ilgili dünkü raporunda, dolardaki korkutucu tırmanışı denetim altına almak için iktidarın önünde hangi seçeneklerin olduğunu şu biçimde sıralıyordu:
Yüksek oranlı faiz artırımı.
Faiz koridorunu kullanarak “arka kapıdan” faiz artırımına gitmek.
Rezerv satışı.
Döviz piyasasını sonlandırıcı tedbirler. Namı öbür sermaye denetimleri.
Barclays’in sıraladığı seçenekleri sırasıyla gözden geçirelim:
Faiz artırımı mümkün değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan taviz vermeyeceğini tekraren deklare etti. Koskoca Cumhurbaşkanı geri adım atacak değil ya…
İkinci seçenek, yani siyaset faizine dokunmayıp geç likidite penceresi üzere kanalların faizini artırarak “arka kapıdan” faiz artırma yolu da kapalı. Çünkü Cumhurbaşkanı bunu da istemiyor. Daha evvel, “Ben faizde tavan taban probleminin kaldırılmasını, yalnızca siyaset faizinin kalmasını savunan birisiyim” demişti.
Üçüncü seçenek, yani rezerv satışları da işe yaramıyor zira Merkez Bankası’nın kasası 2019 ve 2020’deki 128 milyar dolar satışı sırasında boşaldı. Artık hudutlu kaynakla hudutlu müdahalelerde bulunabiliyor.
Geriye iki seçenek kalıyor:
a) Doların 15-16 TL’ye gitmesini müsaade vermek.
b) Kallavi bir kambiyo vergisi, hatta daha sert “sermaye kontrolü” tedbirleri.
Ankara’dan iktisat idaresinin ikinci seçeneği kullanmaya yönelik çalışma yaptığı haberleri geliyor.
Banka bugün (Cuma günü) bir kere daha dolar 14 TL’ye yaklaşınca döviz satarak kura müdahale etti. Sonuç? Sıfıra sıfır elde var sıfır. Geçen hafta birinci müdahaleyle 12.50’lere kadar gevşeyen dolar, saatler ortasında bir daha 13.30 TL’lere yükselmişti. Bugün de birebiri oldu. Merkez Bankası’nın döviz satışıyla 13.70’lere kadar gerileyen kur neredeyse dakikalar ortasında bir daha 13.90’a yükseldi.
Tablo net:
Merkez Bankası doların 14 TL’yi geçmesini istemiyor.
Piyasa bunu anladı, 14 TL’ye çalışıyor. Dolar 14 TL’ye yaklaştığında Merkez Bankası’ndan müdahale geliyor. Müdahaleler alım fırsatı yaratıyor: Düştüğü yerden dolar al, kısa mühlet daha sonra yükselince sat, taş atıp kolunu yormadan para kazan. Çakallara gün doğdu…
Merkez Bankası’nın “şakkadanak” sattığı yüz milyonlarca doların işe yaramadığı ortada. Geriye ne kaldı? Merkez Bankası ve iktisat idaresi dolardaki tırmanışı durdurmak için diğer ne yapabilir?
İngiliz bankası Barclays Türkiye iktisadıyla ilgili dünkü raporunda, dolardaki korkutucu tırmanışı denetim altına almak için iktidarın önünde hangi seçeneklerin olduğunu şu biçimde sıralıyordu:
Yüksek oranlı faiz artırımı.
Faiz koridorunu kullanarak “arka kapıdan” faiz artırımına gitmek.
Rezerv satışı.
Döviz piyasasını sonlandırıcı tedbirler. Namı öbür sermaye denetimleri.
Barclays’in sıraladığı seçenekleri sırasıyla gözden geçirelim:
Faiz artırımı mümkün değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan taviz vermeyeceğini tekraren deklare etti. Koskoca Cumhurbaşkanı geri adım atacak değil ya…
İkinci seçenek, yani siyaset faizine dokunmayıp geç likidite penceresi üzere kanalların faizini artırarak “arka kapıdan” faiz artırma yolu da kapalı. Çünkü Cumhurbaşkanı bunu da istemiyor. Daha evvel, “Ben faizde tavan taban probleminin kaldırılmasını, yalnızca siyaset faizinin kalmasını savunan birisiyim” demişti.
Üçüncü seçenek, yani rezerv satışları da işe yaramıyor zira Merkez Bankası’nın kasası 2019 ve 2020’deki 128 milyar dolar satışı sırasında boşaldı. Artık hudutlu kaynakla hudutlu müdahalelerde bulunabiliyor.
Geriye iki seçenek kalıyor:
a) Doların 15-16 TL’ye gitmesini müsaade vermek.
b) Kallavi bir kambiyo vergisi, hatta daha sert “sermaye kontrolü” tedbirleri.
Ankara’dan iktisat idaresinin ikinci seçeneği kullanmaya yönelik çalışma yaptığı haberleri geliyor.